Thursday, September 07, 2006

Pıkhra

Valla bugün hızımı alamadım, bir-iki de pıkhra (fıkranın Çeçencesi) anlatayım:

Varan-1:

Aşırı ishalden şikayetçi biri hastaneye gider. Ama bürokrasiden dolayı belgeleri karışır ve kahramanımızı yanlışlıkla psikiyatri servisine havale ederler. 15 gün süren tedaviden sonra, taburcu olacagi gün, bir arkadaşı karşılamaya gelir:

- "N'oldu geçti mi ishal?"
- "Hayır geçmedi ama artık takmıyorum."

Varan-2:

Soğuk bir Mart gecesinde genç erkek kediler dışarı çıkmak için süsleniyorlar. Tam bu sırada küçük erkek kedi birinin kolunu cekiyor:

- "Abi nereye gidiyorsunuz? Ben de geleyim mi?"
- "Hayır, biz dişi kedilerle sevişmeye gidiyoruz. Sen gelemezsin."

Küçük kedi 2. ve 3. gün de şansını denemiş ama hep olumsuz cevap:

- "Hayır, biz dişi kedilerle sevişmeye gidiyoruz."

Küçük kedi yine bir akşam üzeri dışarıya çıkmaya hazırlanan abilerine yaklaşmış:

- "Abi ben de gelebilir miyim?" diye sormus. Babacan bir kedi:
- "Hadi gel be, sen de öğren" demiş.

Küçük erkek kedi ve abileri çok soğuk ve karlı bir Mart gecesinde sokaklarda dolaşmaya başlamışlar ve hemen bir plan yapılmış. Bir evin çatısına çıkıp bekleyecekler ve aşağıdan dişi kediler geçerken saldıracaklar. Aynen plandaki gibi çatıya çıkmışlar, başlamışlar beklemeye. Kar yağıyor ve hava çok soguk, aradan geçen 2 saatten sonra yoldan gelip geçen yok. Abilerinin yanında plandan habersiz bekleyen küçük erkek kedi iyice üşümüş ve titrek bir sesle abisinin kolunu dürtmüş:

- "Abicim ben bi on dakika daha sevişir sonra giderim!"

Excel'de hayat kurtaran ipuçları

Excel'i severim, eldeki zibil gibi veriyi anlamlı hale getirmekte hızlı ve pratiktir. Bugün yine zilyon tane veriden oluşan bir excel dosyasını düzenlemeye çalışırken "yeter gayrı Şamil, bunun kolay yolu olmalı" diyip te keşfettiğim ipuçlarını siz musikişinas okuyucularımla paylaşiim.

Başka bir hücreye referans verdiğimizde "$" işaretini otomatik eklemek için (absolute cell reference) hücreyi mouse'la seçtikten sonra F4'e basıyoruz.

Efendim diyelim ki elimizde iki sütununda veri olan bi excel dosyamız var:


Ve yine diyelim ki biz bu iki sütünun toplamını üçüncü sütuna (C sütunu) yazdırmak istiyoruz. Hepimiz biliyoruz ki bunun için C1 hücresine gidilip "=A1+B1" yazılır. Akabinde C1 hücresinin sağ alt köşesinden tutulup sürüklenip bırakılır. Böylece C sütünü A ve B sütunlarındaki sayıların toplamından oluşmuş olur:


İyi güzel de elimizde 10 değil de misal 1000 veri varsa ne yapacağız? Onu bir sürükle-bırak ile deneyin bakiim. Ben bugün denedim ve blog yazacak kadar hırslandım!

Efendim, tabi ki kolayı var. Önce C1 hücresine basıyoruz, sonra C sütununun hepsini seçiyoruz. Sütun seçili iken sağ üste yine önceki gibi "=A1+B1" yazıyoruz.


Şimdi dikkat: ctrl+enter tuşlarına basıyoruz ve voila, C sütununda toplamları elde ettik!


Bu aklı bize veren Contextures sitesine teşekkür ediyoruz. Bir dahaki akıl-fikir seansında görüşmek üzere, esen kalın...

...

Hala burada mısın? Eh o zaman al sana bir bonus akıl daha:

Excel'de ctrl+ok tuşları pek faydalıdır. Farz-ı mahal B4 hücresine tıklamış olalım:


Eğer şimdi ctrl+aşağı ok tuşuna basarsak B4'ten itibaren B sütununda verinin bittiği yere kadar seçer:


Fazlalık veriyi temizlemek gibi işler için bire birdir.

The size of celestial bodies

Have a look at the striking depictions of celestial body size comparisons in The size of our world:


And there is another intersting site about the size of sub-atomic particles,Hydrogen Atom Scale Model:

"We are all phantoms."

And I told you to check out 37 signals blog! Do it now dammit!

By the way, I like the logo of KickApps:

Effective Meetings

Christopher's Guidelines For Meetings:

"Meetings should never be used to present information, only to make decisions about information presented prior to the meeting."

"Meetings should have a written objective and agenda, which should be distributed in advance. Preferably the distribution takes place far enough in advance that the participants have time to actually read up on the subject matter."

"The meeting should always start on time. If you are late, you should find yourself locked out."

Check out the blog of 37 signals. It is interesting.

A field guide to developers

From Joel Spolsky:

"The world of programming is very just and very strictly ordered and a heck of a lot of people go into programming in the first place because they prefer to spend their time in a just, orderly place, a strict meritocracy where you can win any debate simply by being right."

"Nothing is more satisfying than winning an argument on its technical merits even when you should have lost it on political merits."

Tuesday, September 05, 2006

Hidroelektrik

Babam bizim köyden bir tanıdığın sudan elektrik üretmek istediğini ancak konuyla ilgili pek bilgi bulamadığını söyledi. Ben de iki gün araştırdım ve araştırma sonuçlarımı belgeledim. Belge benim websayfasında hidroelektrik.zip isimli bir Word dosyası. İlgilenenler için iyi bir başlangıç noktası olabilir.

Friday, September 01, 2006

Gücüksu Hikayeleri

Gücüksu'da ilk okuyan kız Resmiye. Kendisi annem olur ;) Okuma hikayesi de ilginç. Yıl 1960'lar... Devlet kızları okutmak için sınav açıyor, bizim köylülerin de Çardak üzerinden haberleri oluyor ve içlerinde annemin de olduğu bir miktar kız başvuruyor. Tabi bu esnada köylüden "kız çocuk okutulur mu", "cehennemlik olacaksınız" gibisinden baskılar da eksik değil. Perihan nenemin babası olan Yakut ağırlığını koyduğu için dindar olan Emin dedem ses çıkarmıyor. Başvuru yapıldıktan bir süre sonra ne yazık ki başvuru tarihinin geçtiği söyleniyor ve köylü kızların umutları suya düşüyor. Ancak Perihan nenem kardeşine ricada bulunyor ve başvuru için annemi Maraş'a götürüyor dayısı. Yine enteresandır Maraş'a inip yürümeye başladıktan bir müddet sonra annem bakıyor ki başvuru kağıdı düşmüş. Dayı yeğen geri dönüp kağıdı arıyor ve buluyorlar da! Daha sonra annem sınavı geçiyor, önce Bingöl'e, bir yıl sonra da Antep'e nakledilerek ebe oluyor. Antep'e nakli Bingöl civarında deprem olması (1968) ve okullarının hasar görmesi sonucu gerçekleşiyor. Köyde okuyamayan diğer kızlar annem geldiğinde ona hep sorarlarmış okul nasıl diye.

Ebelik kariyerinin önemli bir bölümünü Karaömer'de geçirmiş. Karaömer bizim köye (Gücüksu) yakın olmasına rağmen o zamanlar kültür olarak farklı bir ülke (olumsuz manada) gibi imiş. Annem bir doğuma gideceğinde (özellikle de başka bir köye) annemin köydeki ev sahibi gelen hasta yakınlarına inançlarına göre yeminler ettirirmiş annemi sağ salim götürüp getireceklerine dair (annem bekar). Örneğin gelenler alevi ise "Hz. Ali'nin kılıcı başımızı kessin" dedirtirmiş.

Annem 10 yıl kadar önce liseyi dışardan bitirdi (hemşirelik okulu eskiden ortaokul statüsündeymiş), sonra da açık öğretim ile üniversite diploması aldı. Helal olsun diyorum :) Bir diğer meziyeti de kendi jenerasyonunda ehliyet alıp araba kullanan ilk kadın olmasıdır. Kısacası annemin cırdıngış dışında da epey becerisi mevcuttur ;) İlginç olan karakter açısından öyle girişken birisi olmaması. Gayet sakin, kendi halinde bir insandır. Bir de girişken olsaymış ne olurmuş Allah bilir...



Eski albümlerde Gücüklü oldukların tahmin ettiğim kişilere ait şöyle bir resim buldum. Bu insanlar kim? Adam epey badire atlatmış, kadın ezik... Çocuklar ümitli... Bu resim beni biraz etkilemiş sanırım.


İsmail kahya (Elbruz Duk) üç köyün birden muhtarı imiş (Gücüksu, Salyan ve Saraycık). O zamanlar Gücük'ün arazisi bugünkü Karaömer ve Ahmetçik'i kapsıyormuş. Enteresandır, Karaömer'liler de Trakya göçmeniymiş.

Emin dedemin annesi olan Şehidet'in babası Çardak'lı Hafız İsmail. İsmail'in torunlarından birinin adı Hafız ve Çardak'ta bakkal işletiyor. Diğeri de İsmail Işık. Şehidet Ahmet Işık'ın halası aynı zamanda.

Göksun yöresinden deyimler:



  • "Püsüğü çuvala koymak": Önce kottişlik (artistlik) yapıp karşı taraf bunu yemeyince geri adım atmak (püsük=kedi).




  • "Havada kapıp tavada yemek": Kolay kazanıp kolay harcamak


    Geçmiş zamanlarda (muhtemelen Bizans dönemi) Afşin yöresinde Takyanus isimli zalim bir hükümdar yaşarmış (kazığa oturtma benzeri aktiviteleri pek severmiş). Hükümdarın çok sevdiği bir kızı varmış ve geliniz görünüz ki birilerinin ahı tutmuş ve kız verem hastalığına yakalanmış. Hekimler havası güzel bir yer olduğundan bugünkü Salyan köyü sırtlarının üstüne bir konak yapılmasını ve kızın burada yaşamasını önermişler. Netekim Takyanus konağı yaptırmış ve kızı ölene kadar orada kalmış. Bugün orası sit alanı imiş ve kazı yasak imiş.



    Gücük'teki hazine depeye gittim sonunda. Meğersem yakınmış, hemen köyaltında...





    Tepe defalarca kazıldığı için ortada dağınık taşlardan ve çömlek parçalarından başka birşey yoktu. 20 yıl kadar önce köylü toplanmış ve burasını bir güzel kazmışlar, bazı odalar bulmuşlar. Para edecek birşey bulunamamış, duvarlardaki mozaikler hatıra olsun diye sökülmüş. Çıkan bir terazi bugün Antep müzesinde sergilenmekteymiş.

    Wikipedia'daki Gücüksu sayfasını güncelledim, fotoğraflar ekledim.