Bolu/Gölcük'e en son 2006 Eylül'ünde gitmiş, hep tekrar gitmek istemiştik. Kısmet bugüneymiş.
Sandviçlerimizi hazırlayıp termosa da çayımızı koyup düştük yola. Tabiatta mangala karşı olduğumu daha önce de söylemiştim. Ortalığın içine etmenin (tabiat kokusu yerine mangal kokusu hakimdi) yanısıra yükünüzü ve yapmanız gereken işi arttırıyor. Çevrenin tadını çıkaracağınıza, yemeğe konsantre olmak zorunda kalıyorsunuz. Gölcük yemek için bir dekor değil, yemek çabucak halledilmesi gereken bir angarya (annem bu yorumumdan hoşlanmayacaktır). Basit kaşarlı sandviçler yeterli. İki kişinin yükü, küçük bir sırt çantasını geçmemeli.
Hava serindi ve sis hakimdi. Gölü aheste tempoyla turladıktan sonra biraz da arabada kitap okuduk ve Ankara'ya döndük. Sonbaharda tekrar görüşmek üzere...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
2 comments:
O havada mangal yapan var mıydı, merak ettim?
Vardı. Genelde gençten gruplardı.
Post a Comment