C.tesi-Pazar: C.tesi gecesi 23:00'da otobüsümüz Ankara'dan hareket etti. Arada ufak molalar verdiğimiz 8-9 saatlik yolculuktan sonra Ünye'de kahvaltı yaptık. Tekrar 4 saatlik yolculuğun ardından Trabzon-Sümela'ya yakın bir yerde öğle yemeği yedik, sonra da Sümela'yı gezdik. Sümela'ya çıkışı minibüsle yaptık (yürüyerek çıkmak akıl karı değil), inişte yaya idik. Günü Rize Uzungöl'deki İnan Kardeşler bungalovlarımızda tamamladık.
P.tesi: Uzungöl'de Lustra Yayla'sına çıktık. Yayla nefisti, rehberimiz Arif Bey'in gözetiminde horon tepip mangal yaptık. Dönüşte sisin bastırması tam arzu ettiğimiz atmosferi sağladı bize.
Dönüş yolunda iki saat kadar yürüdükten sonra arkadan gelen minibüsümüz insanları toplamaya başladı. Biz dört kafadar (Şamil, Raed, Deniz, Mesude) "geri kalanı da yürürüz" dediğimizde rehber "yol en az iki buçuk saat sürer ama" diye uyardı. Ben (ve sonradan öğrendiğime göre diğerleri de) aklımdan "herhalde yavaş yürüyüşe göre hesap etti, biz hızlı yürür, en fazla bir saatte otelimize ulaşırız" diye geçirdim. Böylece koyulduk yola. Hızlı hızlı yürüdük ve her virajda "herhalde bu son viraj, birazdan evleri görürüz" ümidini besledik. Saatler saatleri, kilometreler kilometreleri kovaladı. Enfes manzarayı gittikçe daha az umursayıp yolu bitirmeye konsantre olduk. Fiziksel güç tükenince iman gücüne geçtik. Üçüncü saate yaklaşırken iman gücü de bitti ve son rezervimiz olan şeref/haysiyet gücünü tüketmek üzereydik ki otel göründü. Kendimizi otele attığımız anda başladı bir dolu! İki dakika daha geciksek anlatacak anımız epeyce artacaktı(!) Ayağımızdaki baloncuklarla yırttık. Demek ki neymiş, rehberin öğütlerine kulak verilmeliymiş.
Salı: Önce çay bahçelerini gezip çay nakliyesinde kullanılan telefirikleri inceledik, güzel bir öğle yemeği yedik (tabakları silip süpürdük!), ardından Mençuna şelalesine tırmandık. Günü yine Uzungöl'de tamamladık.
Çarşamba: Artvin Karagöl'de harika bir göl turu, ahşap cami. Akşam Hopa Peronti Otel'de konaklama. Otel dört yıldızlı ancak vasat.
Perşembe: Çamlıhemşin, minibüslerle Zilkale, Çat, Elevit Yaylası, Palovit Şelalesi (ben şelaleye gitmedim, minibüsten gına geldiği için inip yürüdüm biraz), Çamlıhemşin'de İbo'nun yerinde güzel ev yemeği, Ayder'de kısa tur. En güzel kısmı olan Elevit yaylasında sadece bir saat kaldık. Saatlerce bozuk yolda minibüs yolculuğuna değmedi, boşa geçen bir gündü. Günü Ridos termal otelde tamamladık. Lüks görünümüne rağmen otelde klima yoktu.
Cuma: Kayabaşı Yaylakent'te konaklama ve orman içi yürüyüş güzeldi.
C.tesi: Sabah sekizde yola koyulduk. Tirebolu'da çay tesislerini gezdik, en kaliteli çay olduğu söylenen 42 numaralı çaydan tattık. İrili ufaklı molalarla fındık-fıstık ala ala devam eden yolculuk 22:00'da Ankara'da son buldu.
Camili'den (Macahel) Gürcistan yönü manzarası |
* Program Ayder'deki otelle anlaşmanın bozulması nedeniyle web sayfasındakinden biraz farklı oldu.
* En güzeli Trabzon'a uçakla gidip tura oradan dahil olmaktır. 10 saatlik yolu çekmeye gerek yok. Tempo Tur buna müsaade ediyor.
* 6 kişi olmamız eğlenme miktarımızı arttırdı.
* 10 kişi (ya da 10 bin TL) toplandığında gruba özel turlar düzenliyormuş.
* Önerim iki-üç yayla gezmeli bir program yapmaktır. Rehberimiz Arif doğal güzellik açısından Şavşat'ı öneriyor.
music:
* Karmate - Yağarsa Yağmur Yağar (turun "resmi" parçası)
* Karmate - Nayino
* Cimilli İbo - Kakarakikiri
6 comments:
E nefis gezi olmus.
Enteresandir denk geldi: Nejan "Yağarsa Yağmur Yağar"in linkini gondermis dun e-posta ile. Bu sabah da Kerstin ile dinliyorduk videoyu YouTube'dan. Sonrasinda da konustuk Karadeniz'de gezmek nasil olur diye. Demek boyle oluyormus ;)
Bana da Cimili İbo (ya da "Karadenizli Ajdar") orijinal geldi. Yalnız, klibin sonundaki "menajerlik: falanca numara" olayını anlamadım. Cimili İbo'ya menajer olmak isteyenler mi arayacak (iş başvurusu), yoksa "menajerlik hizmeti de veriyoruz" anlamında müşteri mi aranıyor?
Her durumda kakarakikiri, ya neyse...
:-)
Beşköylü Adem'den iki Karadeniz türküsü geliyor
Epeynam Sa Parxarya
Thallassa Karadeniz Sonundaki kemençe horonunu şiddetle tavsiye ederim.
aynı geziye üçüncü kere gidecek olursanız bu sefer bizi alın yanınıza. vallahi içim gitti.
not: su toplamış ayağın bir örneği de alp'de mevcuttu bizim tatilde..
Pek şahane gezi olmuş. Detaylar yarına...
Yil 2004, Sümela'ya yürüyerek çıkarken önce iman sonra haysiyet gücümü nasil yitirdiğim aklima geldi :) (varış noktasında fark etmistik arabayla da çıkılabileceğini !)
Post a Comment