Tuesday, February 27, 2007

Osman Pamukoğlu

Birkaç ay önce tesadüfen google video'da Kan Uykusu belgeselini izlemiştim. Önce hamaset edebiyatı herhalde diye izlediğim belgeselin Türk'ün Türk'e propagandası dışında da unsurlar içerdiğini görünce merak ettim. Belgeseldeki ana karakter Osman Pamukoğlu isimli bir general. Konu 1993-95 arası Hakkari'de teröre karşı yürütülen faaliyetler.

Terörle mücadelenin ilgimi çekmesinin en önemli nedeni 1993 yıllarında memleketim olan Göksun'un dahi ciddi bir terörizme maruz kalmış olmasıdır. Bugün nispeten garanti altında saydığımız asayiş eksikliğinin ve ölüm korkusunun ne olduğu hakkında bir fikir vermiştir bana o zamanlar... ve neden yıllarca mevzunun çözülemediğine hayret etmişimdir.

Birkaç gün önce de kitapçıyı gezerken Osman Pamukoğlu'nun Unutulanlar Dışında Yeni Birşey Yok isimli kitabını görünce aldım.

Kitap yine 1993-95 dönemini anlatıyor. 1993 terörün tepe yaptığı yıl. Osman Pamukoğlu Hakkari Dağ ve Komando Tugayı'na komutan olarak atanıyor. İnsiyatif sahibi, düşünen yaratıcı bir aklın ve iradenin makus talihi nasıl değiştirebileceğinin ipuçlarını buluyoruz anlatılanlarda. Aynı şekilde statükocu, ezberci ve özünde tembel insanların da (onlardan çok var ne yazık ki) başa nasıl belalar açabileceğini...

Alıntılar:
[s.7] "Savaşı, O'nun ne olduğunu bilmeyen ve hiçbir zaman ateş altında bulunmayanlar çıkarmış ve sebep olmuşlardır."

[s.36] "Jandarma karakollarının hemen hemen hepsi hiçbir askeri düşünce dikkate alınmadan kaçakçılık yollarını kapatacak gibi inşa edilmişti."

[s.112] "...uzayan meseleler, haklı olan tarafın da zaman içinde haklarının ne derece doğru olduğu konusunda yeniden yorumlanması gibi, aleyhine gidişlere sebep olmuştur."

[s.247] "Muharebelerde herkesin beyni uyuşmuş ya da dağılmış olduğundan liderin iki kat tetikte olması gerekir."

[s.247] "Teşkilat şemalarının ve ünvanların hiçbir değeri yoktur. Gerçek güç insanları etkilemek ve onlara ilham vermektir."

[s.248] "...insanoğlunun yeryüzünde özgür ve erdemli olmaktan öte kazanıp muhafaza edeceği başka bir değeri yoktur."

[s.252] "Halk tarafından devlete 'sen bana hizmet etmek için varsın; bunun ötesinde senin bir başka anlamın yok' denildiğinde, herşey yoluna girecektir."

[s.261] "Herşey seyyar, hareketli, yer değiştirici olmak zorunda. Gayri nizami harp koşullarını taşıyan harekat alanlarında sabit ve durağan herşey ölüme daha yakındır."

[s.319] "...barış koşullarının günlük mesaisi ve faaliyetleri içerisinde, kimin gerçek lider olduğunu ortaya çıkarmanın dünyada hiçbir ordunun becerebildiği bir iş olduğunu sanmıyorum."

[s.319] "...askerler silahlarını kullanmayı öğrendikten sonra, sırtlarında 30-35 kiloluk muharebe yükü çantalarla dağ, dere, tepe, her yerde 20-30 km yürüsünler... Türk askerinin bütün eğitimi bu kadar... Muharebe hazırlığı diye ne kadar tatbikat yapılacaksa bunun hepsi gece yapılmalı. Gece hasmını alt eden, gündüz onunla kedinin fareyle oynadığı gibi oynar."

[s.320] "Bir devlet, güvenliğinin hiçbir bölümünü ortaçağ kültürlü aşiretlere dayayamaz."

Anladığım kadarı ile askeri zihniyet olarak bugün içerisinde bulunduğumuz durum pek parlak değil çünkü Pamukoğlu gibi komutanlar kural değil, istisna. Şu anki sistem bilgiyi ve beceriyi ödüllendiriyor, becerikli insanları yüceltiyor olsa zaten ben böyle bir yazı yazıyor olmazdım.

1 comment:

Nart Bedin Atalay said...

Kan Uykusu belgeselinde benim dikkat ettigim iki anektod vardi.

Albay olarak hatirladigim, simdi emekli olmus, asker PKK'nin elindeki roketatarlarin, makineli tufeklerin, PKK'ya karsi savasan askerlerin elindeki roketatarlar ve tufeklerden daha ustun oldugunu donemin Cumhurbaskani Ozal ve Yuksek Kademeli Komutanlara ornekleriyle aciklamis. Ozal sormus. "Ne istiyorsun oglum." Asker de "Bize para verin gidip Kuzey Iraktan silah alalim" demis. Para gelmis. Boylelikle Turk Ordusunun elindeki muhimmatin kalitesi en azindan PKK seviyesine gelmis.

Devletin PKK konusunu o gunlere kadar pek de gundemine almadigini cok guzel gosteren bir anektoddu.

Iran'daki PKK kamplarina operasyon icin yola cikilmisken, Milli Guvenlik Kurulunda Demirel "Bu operasyon Iran ve bizim iki devlet olarak iliskimizi bozar" argumani itiraz etmis, operasyon iptal olmus, ve askerler yari yoldan donmus. Iran'in bu operasyona karsi cikip cikmayacagi gibi karmasik bir problemin deneyime degil de bilgiye dayali bir analiz ile yapilmasi gerektigini dusunmustum.

Bu da bana o tur bir dinamizm ve sonuc alici / is bitirici calismanin devlet kadrolari olmadigini hatirlatmisti.

Osman Pamukoğlu suphesiz yetenekli bir komutan. Ama iyi bir siyasetci degil sanirim. Malesef bu tur cetrefilli konularda siyasetci gibi davranmak gerekiyor; cunku muhattab en sonunda siyasetciler oluyor.

Terorle mucadele konusunda neden uzun zaman yol alinamadigi konusunda benim hipotezim su. Turk Ordusunun elindeki ates gucu, deneyim ve egitimi dusununce PKK'yi bir tehdit olarak algilamak mumkun degil. Turk Devletinin varligina bir tehdit olarak gorulmesi mumkun degil. PKK'nin yapacagi seyler ancak vatandasin hanesine zarar olarak yazilabilir. Ekonomik kotulesir, sosyal kurumlar gelismez, altyapi olusmaz vs. vs.

Butun bunlar son zamanlara kadar pek de kimsenin derdi degildi gibi geliyor bana. Ne zamanki bu tur konular one cikti o zaman PKK'nin topyekun mahfina karar verildi.