Monday, March 31, 2008

Matematik Köyü

İlginç bir fikir: Nesin Matematik Köyü. Özlemini duyduğum entellektüel/bilimsel içeriğe sahip tatil anlayışı ile paralellikler gösteriyor. Linki gönderen Koray'a teşekkür ederim.

Bonus:

Bacteria:

“There are approximately ten times as many bacterial cells as human cells in the human body, with large numbers of bacteria on the skin and in the digestive tract.”

“...bacterial cells do not contain a nucleus and rarely harbour membrane-bound organelles”

Thursday, March 27, 2008

C++ Rant

A rant about C++: "...the solution is _not_ to design everything on paper first, then implement, although this is the way that C++ would actually have worked out well -- if it were _possible_ to design like that in our world. all experience has taught us that solving a complex problem uncovers hidden assumptions and ever more knowledge, trade-offs that we didn't anticipate but which can make the difference between meeting a deadline and going into research mode for a year, etc."

Wednesday, March 26, 2008

Basic Control Theory and Examples

If you want to have a basic understanding of control methods visit Control Tutorials for Matlab and Simulink. Since the examples are in Matlab and Simulink, it is easy to see the results of control decisions.

A nice linearization example: First Order System: Linearizing System Equation

Good system identification example: First Order System: System Identification

Kudos to Michigan Engineering College for sharing knowledge.

Saturday, March 22, 2008

A rocket to nowhere

Criticism of the space shuttle design and manned spaceflight A Rocket to nowhere:

"In essence, each 'pure science' Shuttle science mission consists of several dozen automated experiments alongside an enormous, irrelevant, repeated experiment in keeping a group of primates alive and healthy outside the atmosphere."

"While half the NASA budget gets eaten by the manned space program, the other half is quietly spent on true aerospace work and a variety of robotic probes of immense scientific value."

"...ineffectual projects can be sustained indefinitely if cancelling them is sufficiently awkward."

"...no one has pointed out the inherent contradiction in requiring that a program justified on irrational grounds be run in a rational manner."

Merkezkaç Kuvveti

Dün eşimin kardeşinin fizikte kavramsal hatalar konulu sunumunu izlerken merkezkaç kuvvetini tartıştık (Bu durum çevremdeki mühendis arkadaşları hasetinden çatlatacaktır; kaçı eşi ile fizikteki kavramsal hatalar konulu bir sohbeti 3 saniyeden fazla sürdürebilir :P). Okullarımızda ve dershanelerde yaygın olarak kullanılmaktaydı merkezkaç kuvveti. Yine tipik bir yanlış yoldan doğru çözümü bulma yöntemi ile karşı karşıyaydık. Eğitim sistemimiz gidiş yolu ile değil sadece cevabın doğruluğu ile ilgilendiği için merkezkaç kuvveti gibi mistik icatlar hayat bulabiliyor kitaplarda ve derslerde.

Eh, madem sistem anlatmıyor, biz anlatalım bari. Merkezkaç kuvveti kullanılarak çözülen tipik bir soruyu ele alalım:


Merkezkaç kuvveti ile çözüm: Cisim tepe noktasındayken üzerine m*g ve ipteki gerilim kuvveti olan T etki eder. Sadece bu kuvvetler etki ederse kuvvetlerin toplamı sıfır olmadığından F = m*a gereği aşağı doğru ivme (a) oluşur cisim aşağı düşer. Cisim aşağı düşmediğine göre kuvvetlerin toplamı sıfır olmalıdır. Bunu sağlayan da merkezkaç kuvvetidir (Fm) ve dengeyi sağlayacak şekilde etki etmektedir:


Merkezkaç kuvvetinin değeri m*V^2/r'dir (ezbere bilinmesi gerekiyor, türetmek mümkün değil). Şimdi kuvvet dengesini yazarsak:
Fm = m*V^2/r = m*g + T --> T = m(V^2/r - g) olur.

Doğru cevabı bulduğumuza göre dünyevi işlerimize dönebiliriz...

Buradaki hata cismi duruyor kabul etmektir. Duran bir cisimde kuvvet dengesi bozulursa cisim aşağı düşecektir, düşmediğine göre merkezkaç kuvveti vardır. Bu düşünce şekli fizikten çok meta-fiziktir. İlkel zamanlarda insanlar tabiatta olan biteni anlamadıklarında en fantastik açıklamalara itibar edebilmişlerdir (ne yazık ki günümüzde de bu durum utanç verici boyutlarda devam etmektedir, ama o ayrı bir bloğa kalsın).

Şimdi işin doğrusunu görelim. Evet, cisim tepe noktasındayken kuvvetlerin toplamı sıfır değil, mg + T'dir. Hareket kanunları gereği F = mg + T= m*a olduğundan cisim ivmelenecektir. Sabit hızlı dairesel hareket için ivme merkeze doğrudur ve değeri a = V^2/r'dir (hatırlamadığında türetmek kolaydır). Hareket denklemini o zaman şöyle yazabiliriz: mg + T = m*a = m*V^2/r. Buradan da T = m(V^2/r - g) bulunur.

Peki ama cisim niye direkt aşağı düşmüyor? Soruda hızın değerinin değişmediği verilmiş. Hız bir vektör olduğundan ortamda ivme varken hızın değeri değişmiyorsa yönü değişecektir. Tepe noktasından 45 derece sonraki durumu ele alalım:


Görüldüğü gibi dairesel harekette hız vektörü aşağı doğru bükülmekte, hız vektöründe dV kadar bir değişim meydana gelmektedir. Bükülmenin nedeni merkeze doğru etki eden ivmedir. Eğer ivme sıfır olsaydı cisim dairesel hareket yapamazdı, çünkü o zaman hızın değeri değişmediği gibi yönü de değişmezdi ve düz bir çizgi üzerinde devam ederdi:


Merkezkaç kuvvetinin uydurulmuş olmasının nedeni bence hızın bir vektör olduğunun algılanmamasıdır. Sanki sadece değeri varmış, yönü yokmuş gibi bir düşünce ile dairesel hareket sorusunu çözmenin tek yolu mistik kuvvetler icat etmektir.

Peki bu icat doğru cevabı buluyorsa niye kullanmayalım? Çünkü birincisi F = ma dışında yeni bir kural daha öğrenmek gerekiyor, üstelik de bu kural başka kurallarla çelişiyor (işkembeden kuvvet uydurulamaz kuralı) ve sadece belirli durumlarda işe yarıyor. Oysa F = ma tüm hareket problemlerini çözmek için gerekli tek kuraldır (o kadar da iddalıyım yani). Hem her durum için ayrı kurallar öğren, hem çelişkiler yumağı içinde yolunu bulmaya çalış... İnsanları fizikten tiksindirmenin daha emin bir yolu olamaz herhalde.

Soru üzerinde düşünürken aynı denklemle bir cismin dünya çevresinde dairesel bir yörüngede durması için sahip olması gereken hızı hesaplayabileceğimizi farkettik. Ortada herhangi bir ip olmayacağından T=0, F = mg, a = V^2/r olur. r cismin dünya merkezinden uzaklığıdır. O zaman F = m*a'dan m*g = m*V^2/r --> V = karekök(g*r) olur.


Örneğin yerden 400 km yükseklikteki yörüngeye bir uydu yerleştirmek istiyorsak uyduyu ulaştırmamız gereken hız = karekök(9.81 * (6400 + 400)) = 8.2 km/saniye (tabanca mermisi hızının 8 katı!). 6400 km = Dünyanın yarıçapı. Uzay roketlerinin o kadar büyük olmasının nedeni bu devasa yörünge hız gereksinimidir.

Güncelleme, 4 Mayıs 2014: Yerçekimini sabit kabul ettik. Biraz daha hassas hesap için Dünya yarıçapına bağlı formülü  kullanmalı: g(400km) = 9.81*(6400)^2/(6400+400)^2 = 8.7 m/s^2

İşte fiziğin/matematiğin güzelliği de burada. Basit bir sarkaç için geçerli olan kuralla dünya çevresine uydu yerleştirmek için kullanacağınız kural aynı prensiplere dayanmaktadır. Bunları farkettiğinde başı dönen, gözleri yaşaran fizik-şinas nesillere kavuşmak dileği ile, esen kalınız...

Bu yazı için ilham veren eşime ve kardeşine teşekkür ederim :)

mp3: Britney Spears - Everytime

Friday, March 21, 2008

You weren't meant to have a boss

You weren't meant to have a boss:

"Tribes of hunter-gatherers have more freedom. The leaders have a little more power than other members of the tribe, but they don't generally tell them what to do and when the way a boss can."

"If people have to choose between something that's cheap, heavily marketed, and appealing in the short term, and something that's expensive, obscure, and appealing in the long term, which do you think most will choose?"

"In an artificial world, only extremists live naturally."

"If you're not allowed to implement new ideas, you stop having them. And vice versa: when you can do whatever you want, you have more ideas about what to do."

"Mediocre hires hurt you twice: they get less done, but they also make you big, because you need more of them to solve a given problem."

Thursday, March 20, 2008

Scientific American

I had the opportunity to read some Scientific American magazines. I liked what I saw and put its link to my link list on the right. Here is an example, The (Other) Secret:

"A pantheon of shiny, happy people assures viewers that The Secret is grounded in science: "It has been proven scientifically that a positive thought is hundreds of times more powerful than a negative thought." No, it hasn't."

Skeptic:

"Our mission is to serve as an educational tool for those seeking clarification and viewpoints on ... controversial ideas and claims"

Insight Cruises:

"Take your mind on a vacation! InSight Cruises is everything you’re looking for from an educational experience: stimulating seminars by the top names in the field as well as relaxation, adventure, and family time."

Wednesday, March 19, 2008

On compatibility

Read Joel's Martian Headsets to understand problems of standards and compatibility.

Raymond Chen:

"You bought programs X, Y and Z. You then upgraded to Windows XP. Your computer now crashes randomly, and program Z doesn't work at all. You're going to tell your friends, "Don't upgrade to Windows XP. It crashes randomly, and it's not compatible with program Z." Are you going to debug your system to determine that program X is causing the crashes, and that program Z doesn't work because it is using undocumented window messags? Of course not. You're going to return the Windows XP box for a refund. (You bought programs X, Y, and Z some months ago. The 30-day return policy no longer applies to them. The only thing you can return is Windows XP.)"

Exercise: Replace "XP" above by "Vista" to understand the present anti-Vista climate.

Bonus:

David Ogilvy:

"If each of us hires people who are smaller than we are, we shall become a company of dwarfs. But if each of us hires people who are bigger than we are, we shall become a company of giants."

Isaac Newton:

"If I have seen further it is by standing on the shoulders of Giants."

"I do not know what I may appear to the world, but to myself I seem to have been only like a boy playing on the sea-shore, and diverting myself in now and then finding a smoother pebble or a prettier shell than ordinary, whilst the great ocean of truth lay all undiscovered before me."

Saturday, March 15, 2008

Saturday, March 08, 2008

Puslu Kıtalar Atlası

İhsan Oktay Anar'ın Amat romanını okuduktan sonra Puslu Kıtalar Atlası romanını da okumayı düşünüyordum ve dün romanı bitirdim. Yine hoş tarihsel terimlerin (bir kısmı uydurma sanırım) bolca kullanıldığı bir roman olmuş. Ana bir hikaye ekseni etrafında belli zaman dilimlerinde kesişen çok sayıda küçük hikayeciğin birleşiminden oluşuyor.


Ancak bende hikayeleri birleştirme işinin fena olmasa da mükemmel kotarılamadığı izlenimini yarattı. Kitabı okurken bloğa koymaya değer tasvirler de aradım içten içe. Amat'ta yeniçerilerin kıyıya çıktığı sahnenin anlatımıyla boy ölçüşecek bir bölüm bulamadığımdan alıntı yapmıyorum.

Sonuç: Fena değil, roman ve hikaye severler okusun. Ama benim gibi birim zamanda maksimum getiri isteyenler (!) okumasa da olur, Amat'ı tercih edin.

Bir İlahi

İlahi denildiği zaman aklıma Sordum Sarı Çiçeğe veya Bach'ın "wir setzen uns in traenen nieder" türünde huzurlu eserler gelir. Aşağıda ilahi olduğunu sandığım bir parça var. Parçanın özellikle ritmine ve ses tonuna dikkat edelim:



İlahilerinin bile bu kadar mücadele hissi yaydığı bir halkın kendisini tanımlamak için en çok kullandığı sıfatlardan birinin "deli" olmasına şaşmamalı...

Jamglue hesabıma eklediğim yeni parçalar:

* Satia
* Imran Usmanov

Wednesday, March 05, 2008

OneNote

Yaklaşık bir yıldır Microsoft tarafından geliştirilmiş olan OneNote yazılımını kullanıyorum, memnunum. Hepimizin aklına farklı konularda sürekli fikirler gelir. Bunları kaydederek unutma sorunlarını ortadan kaldırabiliriz. Eskiden notlarımı Word'e alırdım ama Word OneNote'un sağladığı esnekliği sunmuyor. OneNote'tan iki yıldır haberdardım ve notlar aldığım Word belgeleri 20+ sayfalara ulaşıp işler karışınca değişikliğin zamanıdır demiştim. Aşağıda uzun zaman önce bu blog için aldığım notları içeren OneNote sayfasını görebilirsin:



Benim için en faydalı tarafları:

○ Tüm notlar derli toplu, tek merkezden erişilebilir durumda.
○ Search (kelimeye, tag'e vs.'ye göre)
○ Tag koyma
○ Save etmek gerekmiyor, kendisi sürekli save ediyor.
○ İstediğin kısımları şifreleyebiliyorsun, "1 dakika boyunca işlem yapmazsam şifre girilmesini iste" gibi ayarlar yapabiliyorsun.
○ Basit hesapları yapıyor, calculator'a ihtiyacınız kalmıyor. Örneğin sin(30) yazıp eşittire basınca sonucu gösteriyor.
○ Web'den paste edince linkini de koyuyor
○ Listeleri collapse etmek mümkün (word'teki outline view gibi)
○ Ekranın herhangi bir yerine tıklayıp not yazmak mümkün, notların kendi pencereleri oluyor, notları birleştirmek, ayırmak mümkün
○ Tab ile tablo oluşturulabiliyor.
○ Gelişkin screen capture özelliği
○ Ses kaydı
○ Faydalı kısayollar: ctrl+tab, alt+left/right, tab, alt+shift+left/right/up/down, ctrl+1/2, alt+left/right (back/forward)
○ Tags summary, create summary page, group tags by date/name, show only unchecked items
○ How to change tag shortcuts: Just move the item to the top, shortcut is assigned depending on the place on the list (first item = Ctrl+1 etc.)

Eksikler:
○ Equation editor (veya Mathtype) entegre olmadığından formülleri Word'de yazıp paste etmek gerekiyor.
○ Format painter yok.

OneNote güzel görünüşlü belgeler hazırlamak için değil, sürekli yeni şeyler öğrenen insanların format kaygısı gütmeden hızlıca not almalarını, sonra da notlarından aradıklarını kolayca bulmalarını sağlamak için. Daha fazla bilgi ve pratik kullanımı gösteren örnek videolar için bkz. Microsoft OneNote sayfası.

Windows'ta Türkçe Harf Sorunları

Windows XP'de kullanıcı isminde Türkçe karakter kullanmamak lazım. XP Documents and Settings altına ilk girilen kullanıcı ismiyle (misal "şamil") bir dizin açıyor, sen daha sonra kullanıcı ismini değiştirsen bile dizin ismi değişmiyor.

MATLAB ve Visual Assist X gibi programlar kendi ayarlarını C:\Documents and Settings\şamil\Application Data\ dizini altına yazdıklarından okurken sorun yaşıyorlar. Örneğin MATLAB'da mex komutu çalışmaz oluyor, Visual Assist X'de kendi eklediğin snippet'lere erişemiyorsun (registry'den ayarlanabiliyor).

Sorunun etrafından dolanma yolu içinde türkçe harf olmayan yeni bir user tanımlamak ve lazım olduğunda işini o user üzerinden halletmek. Bu problem Windows'un sorunu değil, MATLAB ve Visual Assist X gibi Türkçe karakterlere göre tasarlanmamış yazılımların hatası.

Bonus ipucu: Çok sayıda küçük dosyadan ve alt dizinden oluşan bir dizini pen drive'a kopyalamadan önce zip'le, zip'i pen drive'a kopyala, daha hızlı olur. Ayrıca pen drive'dan silmesi de hızlı olur.

Monday, March 03, 2008

Doktor seçimi

Günlük hayatımızda bizi en çok etkileyen ama hakkında en az şey bildiğimiz konulardan biri de doktor seçimidir. Tanıdıklardan biri doktor değilse işimiz çok zor. Doktor seçiminde kullanılan yöntem tanıdıkların görüşleridir. Eğer muhattap olunan doktor güleryüzlü, tatlı dilli ise "normal" vatandaş için teknik açıklarını görmek ve sağlıklı değerlendirme yapmak zorlaşabilir.

Şöhrete göre hareket etmek her zaman işe yaramıyor. Bazı isim sahibi doktorların işin şov kısmını üstlendikleri, ameliyatları yardımcılarına yaptırdıkları söylenir. Hatta hasta ameliyatı kimin yaptığını anlamasın diye omurilikten kısmı anestezi yeterli olabilecekken tam narkoz uygulandığı durumlar bile olabiliyormuş. Ameliyata noter ile girmek lazım (!) Şovmen doktorun ameliyata girmemesi aslında hasta açısından daha iyi imiş, çünkü bir kısım şovmen işin pratiğine hakim değilmiş. Hastaneler şov için isim sahibi bir doktor alır, etrafına görev adamları dizermiş. Bir nevi dershanelerde iyi matematikçinin reklam için kullanılıp öğrencilerin sıradan öğretmenlere emanet edilmesi gibi...

Peki doktorun ünvanına göre karar versek? Profesörlüğün ölçtüğü şey akademik başarıdır. Akademik başarı da genellikle egzotik şeylerin araştırılması ile elde ediliyor gözükmektedir. Hastanın ihtiyacı ise pratik bilgidir. Profesörün birtakım uçuk konulardaki bilgisi çoğu zaman hastanın derdine merhem olmaz, dergilere makale olur. Bilim bilim için mi, bilim insan için mi tartışmasında görüşüm kesinlikle bilimin insan için olduğudur, bilimin pratik problemlere etkin çözümler bulması gerektiğidir.


Geçenlerde bloğumda alıntı yaptığım The Checklist yazısı da tıpta "bilimsel" çalışmalara verilen değerin çok azının tıbbın etkin uygulanmasına verildiğinden bahsediyordu. Teknoloji - Uygulayıcı - İhtiyaç sahibi aşamalarının ödüllendirme mekanizmalarında kopukluklar var. En az alkışı hastanın hayatını doğrudan etkileyen pratik yöntemler almaktadır.


İnsanlar ucuz şovlara aldanmayacak kritik soruları sorabilir hale geldiklerinde her alanda olduğu gibi tıpta da daha iyi hizmet alabiliriz. Şimdilik en iyisi karşımızdaki doktorun öğrenmeye açık, bullshit'e kapalı olup olmadığını anlamaya çalışmak. Öğrenen açık fikirli insanlar biraz da aile terbiyesi almışlarsa zaten eninde sonunda müthiş işlere imza atarlar... diyor ve huzurdan ayrılıyorum.

mp3: Era - Impera