Sunday, December 31, 2006

Kafkas müziğini paylaşalım

Jamglue websayfası müzik yükleyip remix yapmanıza olanak tanıyor. Ben şimdilik güzel çeçen/kafkas parçalarını yükeleyeceğim bir depo olarak kullanacağım. Benim sayfadaki parçaları ister sayfada dinleyebilir, isterseniz kendi bilgisayarınıza aktarabilirsiniz. Diyorum ki herkes elindeki düzgün kafkas parçalarını böylece paylaşsa ne güzel olur. Malum, kafkas müziğini, hele de doğru dürüst kayıtları bulmak çok zor. Ha diyorsanız ki "Şamil, hacı satın alsana böyle bedava paylaşıma açacağına", derim ki "hacı satın alma olanağı vardı da satın almadık mı?". Eğer satın almamıza olanak tanıyan bir site, yer vs. biliyorsanız haber edin, derhal satın alır, paylaşımdan kaldırırım. Maksat kültürel hizmet...


Ramzan Paskayev (thanks to Raed):

Saturday, December 23, 2006

Remix

Bir çeçen parçasını remix ettim. Özellikle orjinalinde yer alan ve kulağa ucuz pop müziği gibi gelen bölümleri silip damar bölümleri birleştirdim.

Friday, December 22, 2006

Wikipedia'ya bağış

Wikipedia bu aralar bağış topluyor. Hemen her gün yararlandığım bu şahane ortama iki kuruş katkı da ben yaptım, reklamını da yapiim :P

Sunday, December 03, 2006

Yaşasın Google Video!

Google video'da bulduğum birbirinden leziz felsefi ve güldürürken düşündüren videolar aşağıda. Tanıdığım ne kadar nefis eleman varsa hepsinin görüşleri özet videolar halinde insanlık alemine sunulmuş. Umarım bu paylaşım rahmet yağmuru kurak topraklarımıza da tez elden ulaşır.

Tabi ki videolar ingilizce. İngilizce hakkında ufak bir istatistik: Wikipedia'daki Türkçe yazı sayısı yaklaşık 10bin. İngilizce yazı=1.5milyon, Almanca=500 bin. Yani benim gibi ingilizce+almanca bilen birinin internetten yararlanma miktarı sadece Türkçe bilen birinden 2milyon/10bin=200 kat fazla! Renklerden örnek vereyim. Diyelim ki gerçek dünyadaki fikirler 16milyon renkten oluşsun, ben de 256 renkte görebilen biri olayım. Siz sadece Türkçe biliyorsanız yaklaşık 256/200 = 1.3 renkte, yani siyah-beyaz görebileceksiniz demektir! Yurdumuzda olaylara siyah beyaz bakışın ne kadar yaygın olduğunu düşününce hiç de şaşırtıcı değil. Gerçek resim, benim gördüğüm resim ve sadece Türkçe bilenin gördüğü resim aşağıdaki gibi olacaktır:


Bu kadar bilinçlendirme yeter. Videolara geçelim:

Is recycling really useful?

Milton Friedman - Limiting Government

Richard Feynman - The Pleasure of Finding Things Out

Noam Chomsky

Noam Chomsky - Distorted Morality

Richard Dawkins

Richar Dawkins - The God Delusion

Daniel Dennet

Steven Pinker

Freeman Dyson

Tetris Belgelseli-BBC (Nefis Bey'e el sallarım)

The Power of Nightmares-BBC

The story of one-BBC

Google Video Educational Genre

Saturday, November 25, 2006

Gücüksu Hikayeleri

Gücüksu bir dağın dibinde olduğundan güneş köye saat 9 gibi vurmaya başlar. Baazır'ın torunlarından Yahya emminin ötegeçeye büyük aynalar koyarak köyü daha erken saatlerde aydınlatma fikri o zamanki teknolojik yetersizlikler nedeniyle yerine getirilememiş. Fikre müstehzi bir gülümseme ile burun kıvaranlara daha geçenlerde İtalya'nın Viganella köyünde bunun yapıldığını belirtirim! Belki Baazır'ın torununun torunu olan Şemil projeyi tekrar ele alabilir ;) Baazır'la ilgili not: Baca örmedeki becerisinin yanısıra beyaz sıva işinde de ehilmiş.

Babamın babası olan Süleyman ilkokul üçe kadar Kuzutepe'de (nam-ı diğer Temurağa) okumuş. Kuzutepe Gücüksu'ya yayan olarak herhalde iki saat vardır. O zamanlar üçüncü sınıf için diploma verilirmiş. Annesi Selihat öğle yemeği için bir yumurta, biraz da ekmek veririmiş, tabi yetmezmiş. O zamanlar herşey kıt. Süleyman'ın ilk eşi Bılı (Hayriye - Sevim'in nenesi olur).

Selihat torunlarına (birisi babam) "Burası halife toprağı, bu topraklar kutsaldır, hıyanet etmeyin sakın!" diye tembihlermiş sık sık. Bizim ailedeki Türkiye'yi vatan bilme, vatana sadakat ve bağlılık o zamanlardan beri nesilden nesile geçmektedir.

Gücüksu'da bir önceki neslin okuma oranı bugünkü nesle göre daha iyi gibi görünüyor. Önceki neslin temsilcilerinden olan Veysel (babam olur) Maraş'ta liseyi tamamladıktan sonra öğretmenlik için gerekli fark derslerini verir ve staj yapar, böylece öğretmenliğe hak kazanır. Akabinde üniversite sınavına girer ve tıp okumak ister. Ne yazık ki puanı İstanbul Hukuk'a yeter. Hukuk'taki ilk yılından sonra sıkılır ve askere gider. Askerliğinin bir kısmını Hakkari'nin Beytüşşebap ilçesinin (bugün Şırnak'a bağlı) Yeşilöz (Kürtçe adı Faraşin - sanırım kale demek) köyünde ilkokul öğretmeni olarak yapar, askerden sonra da tayini aynı yere çıkar (1968-71). Yandaki foto o günlerden kalma.

İlkokul öğretmenliğinden emekli olduktan sonra fotoğraf stüdyosu açtı. Halen Göksun'da Stüdyo Veysel'de çalışmaktadır. Oraya giderseniz ortadoğu ve balkanların en araştırmacı insanlarından biri ile karşılaşırsınız. İçerisi bilgisayarlar, ses ve görüntü sistemleri ile doludur ;)

Babamın en önemli özelliği çoğu insanın sormadığı, soramadığı soruları sorması, kafa yormasıdır. Bugün eğer ben iki kuruş sorgulama kabiliyetine sahip isem bunu babamdan miras aldığımı düşünürüm.

"Where all think alike, no one thinks very much" Walter Lippmann. Türkçe meali: "Herkesin benzer düşündüğü yerde kimse pek de düşünmüyor demektir"

Göksun'dan dumur detayı: Bir vesile ile Ericek Kasabası'na gitmiştik. Kasaba meydanında beklerken belediye hoparlöründen şöyle bir anons yapıldı:

"Sulama bekçisinden duyuru. Sulama programı bekçi tarafından yapılmaktadır. Bazı vatandaşların programa aykırı olarak sulama yaptıkları görülmüştür. Programa aykırı sulama yapanlar bekçi tarafından tespit edilecek ve kendilerine kötü konuşulacaktır. İlanen duyrulur."

Ericek'liler ne kadar kibar insanlar diye düşündüm :) İşin enteresanı, Ericek Göksun civarının Teksas'ı olarak bilinir. Bir diğer özelliği de arsa fiyatlarının Göksun'un beş katı olmasıdır. Neredeyse Ankara ile yarışıyor! Toprakların verimli olması ve yoğun nüfus etkili.

mp3
I Monster - Daydream in Blue

Wednesday, November 22, 2006

Friday, November 17, 2006

Norveçli Yapmış!

Pek eğlenceli videolar Norveçli Lasse Gjertsen kardeşimizden. Bana nedense Nardatlımızı hatırlattı yahu ;)



A List Of Fallacious Arguments

A List Of Fallacious Arguments: "Argument By Gibberish (Bafflement):
Gibberish may come from people who can't find meaning in technical jargon, so they think they should copy style instead of meaning. It can also be a 'snow job', AKA 'baffle them with BS', by someone actually familiar with the jargon. Or it could be Argument By Poetic Language.
An example of poetic gibberish: 'Each autonomous individual emerges holographically within egoless ontological consciousness as a non-dimensional geometric point within the transcendental thought-wave matrix.'"

Another famous example is Şamil's use of exponential functions to prove anything ;)

"Weasel Wording:
This is very much like Euphemism, except that the word changes are done to claim a new, different concept rather than soften the old concept. For example, an American President may not legally conduct a war without a declaration of Congress. So, various Presidents have conducted "police actions", "armed incursions", "protective reaction strikes," "pacification," "safeguarding American interests," and a wide variety of "operations". Similarly, War Departments have become Departments of Defense, and untested medicines have become alternative medicines. The book "1984" has some particularly good examples."

Sunday, November 12, 2006

Hayatın anlamı

Geçenlerde Pegasus ile sohbet ederken hayatta önem vermek gereken şeyler nedir diye düşünmüştük. İşte bazı düşünceler:

  • Öğrenme, şaşırma: Hayatı ilgi çekici hale getiren öğrenebilmek, birşeylere ilgi duymaktır. Bunun için de bilgi edinmenin yollarını bilmek, özellikle de bilimsel yöntemi özümsemek gerekir. Bilimsel yöntem basitçe her iddia için ispat talep etmektir.
  • İnsanlarla birliktelik: Herhangi birşey başka insanlarla birlikte yapıldığında çok daha zevkli ve doyurucudur. Hemen şu an aklıma gelen basit örnek: Georgian Legend'i Nesij ve Yinal'le birlikte seyrettiğimizde aldığımız tadı hala hatırlarım. İnsanlarla birlikte birşeyler yapmanın en önemli önkoşulu insanları anlamaktır, empatidir.
  • Başkalarının kendi ayakları üstünde durmasını sağlamak: Burada ön koşul sizin yardımınızın talep edilmesidir. Aksi takdirde vaaz verir duruma düşersiniz.
  • Nezaket, küçük iyilikler: Trafikte mecbur değilken bile yayalara yol vermek, içtenlikle gülümsemek, selam vermek... Espirleri başkalarını rencide etmek üzerine kurmamak...
  • Aşk: Ulaşmak ve sürdürmek meşakkatlidir. Özgüven, şefkat ve dürüstlük olmazsa olmazlardır. Ama tüm çabalara değer ve sadece aşkın aydınlığı dahi hayatı anlamlı kılmaya yeter.



  • Kafayı çok yormamak gereken şeylere örnekler (hiç yormayalım demiyorum):

  • Dünya malı: Temin edene kadar tonla analiz yaptırır, aldıktan sonra da sürekli bakım ister, zihni yorar. 25C ortam sıcaklığı, tok bir karın ve sağlık dışında birşey istemiyorum. Ne kadar az, o kadar iyi.
  • Güncel Dünya politikası: Bilgi kaynağımız medya... Medyanın da kendi çıkar grubuna uygun yanlı ve taraflı haberler verdiğini biliyoruz. Bilgi kaynağımızın bu kadar berbat olduğu bir konuda kafa patlatıp varsayımlar türetmek abesle iştigaldir.
  • Orhan Pamuk'a Nobel niye verildi: Bana ne? Kendine bunu dert edinenlere sorum: Nobel komitesinin açıklamasını okuma zahmetine katlanmış olan var mı? Okumadınız ve fikir mi oluşturdunuz? Başarılar dilerim.


  • Aklımıza daha rafine fikirler geldikçe listemizi güncelleyelim.


    mp3:
    Yiruma - When the love falls

    Nested loop performance improvement

    Below is a nested loop that calculates values of d. To do that, a, b, and c are calculated in nested loops. Here is the nested loop that most of us would code:


    Now, what would happen if we moved a and b out of the main loop and calculated them outside? The first thought that comes to mind is that performance would suffer since we increase the total number of operations:


    However, the second scenario executes faster...as much as 5 times! That may mean the difference between life and death if you have execution time constraints. Another leaky abstraction at work...

    mp3:
    Cassius - Toop toop
    Murat Boz - Aşkı bulamam ben
    MFÖ - Sarı laleler
    Randy Newman - Rider in the rain

    Saturday, November 11, 2006

    Mind the Gap

    Mind the Gap: "When we talk about "unequal distribution of income," we should also ask, where does that income come from? Who made the wealth it represents? Because to the extent that income varies simply according to how much wealth people create, the distribution may be unequal, but it's hardly unjust."

    "With the rise of the middle class, wealth stopped being a zero-sum game. Jobs and Wozniak didn't have to make us poor to make themselves rich. Quite the opposite: they created things that made our lives materially richer. They had to, or we wouldn't have paid for them."

    "Only a few countries (by no coincidence, the richest ones) have reached this stage. In most, corruption still has the upper hand. In most, the fastest way to get wealth is by stealing it."

    "You need rich people in your society not so much because in spending their money they create jobs, but because of what they have to do to get rich. I'm not talking about the trickle-down effect here. I'm not saying that if you let Henry Ford get rich, he'll hire you as a waiter at his next party. I'm saying that he'll make you a tractor to replace your horse"

    Tuesday, November 07, 2006

    Felsefenin değeri

    Bertrand Russel'dan felsefenin kıymeti üzerine şahane bir yazı daha, The value of philosophy:

    "The man who has no tincture of philosophy goes through life imprisoned in the prejudices derived from common sense, from the habitual beliefs of his age or his nation, and from convictions which have grown up in his mind without the co-operation or consent of his deliberate reason. To such a man the world tends to become definite, finite, obvious; common objects rouse no questions, and unfamiliar possibilities are contemptuously rejected. As soon as we begin to philosophize, on the contrary, we find, as we saw in our opening chapters, that even the most everyday things lead to problems to which only very incomplete answers can be given. Philosophy, though unable to tell us with certainty what is the true answer to the doubts which it raises, is able to suggest many possibilities which enlarge our thoughts and free them from the tyranny of custom. Thus, while diminishing our feeling of certainty as to what things are, it greatly increases our knowledge as to what they may be; it removes the somewhat arrogant dogmatism of those who have never travelled into the region of liberating doubt, and it keeps alive our sense of wonder by showing familiar things in an unfamiliar aspect."

    "Thus, to sum up our discussion of the value of philosophy; Philosophy is to be studied, not for the sake of any definite answers to its questions since no definite answers can, as a rule, be known to be true, but rather for the sake of the questions themselves; because these questions enlarge our conception of what is possible, enrich our intellectual imagination and diminish the dogmatic assurance which closes the mind against speculation; but above all because, through the greatness of the universe which philosophy contemplates, the mind also is rendered great, and becomes capable of that union with the universe which constitutes its highest good"

    Sunday, November 05, 2006

    Getting Real

    What is Getting Real? (by 37signals): "Vigorous writing is concise. A sentence should contain no unnecessary words, a paragraph no unnecessary sentences, for the same reason that a drawing should have no unnecessary lines and a machine no unnecessary parts. This requires not that the writer make all sentences short or avoid all detail and treat subjects only in outline, but that every word tell."

    Have an enemy: "We realized project management isn't about charts, graphs, reports and statistics — it's about communication. It also isn't about a project manager sitting up high and broadcasting a project plan. It's about everyone taking responsibility together to make the project work."

    Start with no:"Innovation is not about saying yes to everything. It's about saying NO to all but the most crucial features."

    Wordsmiths:"Good writing skills are an indicator of an organized mind which is capable of arranging information and argument in a systematic fashion and also helping (not making) other people understand things. It spills over into code, personal communications, instant messaging (for those long-distance collaborations), and even such esoteric concepts as professionalism and reliability."

    Kış geldi

    Bu yıl kış biraz erken geldi. Kasım ayında ufaktan kar atıştırabiliyordu ama bu sabahki manzara geçen yıl ocak sonunda meydana gelmişti.

    Saturday, November 04, 2006

    Schneier on Security

    Airline Security a Waste of Cash:
    Exactly two things have made airline travel safer since 9/11: reinforcement of cockpit doors, and passengers who now know that they may have to fight back. Everything else -- Secure Flight and Trusted Traveler included -- is security theater.
    Schneier on Security: Perceived Risk vs. Actual Risk:
    When people voluntarily take a risk, they tend to underestimate it. When they have no choice but to take the risk, they tend to overestimate it. Terrorists are scary because they attack arbitrarily, and from nowhere. Commercial airplanes are perceived as riskier than automobiles, because the controls are in someone else’s hands -- even though they’re much safer per passenger mile.

    Friday, November 03, 2006

    Edge: THANK GOODNESS! by Daniel C Dennett

    Edge: THANK GOODNESS! by Daniel C Dennett: "The best thing about saying thank goodness in place of thank God is that there really are lots of ways of repaying your debt to goodness—by setting out to create more of it, for the benefit of those to come. Goodness comes in many forms, not just medicine and science. Thank goodness for the music of, say, Randy Newman, which could not exist without all those wonderful pianos and recording studios, to say nothing of the musical contributions of every great composer from Bach through Wagner to Scott Joplin and the Beatles. Thank goodness for fresh drinking water in the tap, and food on our table. Thank goodness for fair elections and truthful journalism. If you want to express your gratitude to goodness, you can plant a tree, feed an orphan, buy books for schoolgirls in the Islamic world, or contribute in thousands of other ways to the manifest improvement of life on this planet now and in the near future."

    Wednesday, November 01, 2006

    Economy lectures for the citizen

    Economics for the citizen:

    From part 2:
    At the beginning of each semester, I tell students that my economic theory course will deal with positive, nonnormative economic theory. I also tell them that if they hear me making a normative statement without first saying, “In my opinion,” they are to raise their hands and say, “Professor Williams, we didn’t take this class to be indoctrinated with your personal opinions passed off as economic theory; that’s academic dishonesty.”

    From part 3:
    I’m reminded of charges of exploitation Mrs. Williams used to make early on in our 44-year marriage. She’d charge, “Walter, you’re using me!” I’d respond by saying, “Honey, sure, I’m using you. If I had no use for you, I wouldn’t have married you in the first place.” How many of us would marry a person for whom we had no use? As a matter of fact, the problem of the lonely hearts among us is that they can’t find someone to use them.

    Sunday, October 29, 2006

    Google Docs

    This is a test document created by Google Docs and Spreadsheets

    I also started to use Picasa. A picture from it:

    From Karikatür - Yiğit Özgür

    Update: Karikatür links have been fixed.

    Wednesday, October 25, 2006

    Programmers

    DaveNet : Programmers: "I think, in some ways programmers, who live the scientific method, are better prepared for life than non-programmers, but the opposite is often assumed. We all have a visual image of the programmer, but this is just the outer package. A great programmer is a seeker of truth and beauty. Successful programmers know how to ask questions, and they know how to ask the *right* question. You can't go forward until that happens. A programmer is a rigorous scientist determined to coax the truth out of the ones and zeros. There's the beauty."

    Men and women

    Men and women: "'I never have quite figured out why the sexual urges of men and women differ so much. And I never have figured out the whole Venus and Mars thing. And I never figured out why men think with their head and women think with their heart. And I never yet have figured out how the sexual desire gene gets thrown into a state of turmoil when it hears the words 'I do.'

    One evening last week, my wife and I were getting into bed. Well, the passion starts to heat up, and she eventually says, 'I don't feel like it. I just want you to hold me.' I said, 'WHAT???'
    So she says the words that I and every husband on the planet dread. She explains that I must not be in tune with her emotional needs as a woman. I'm thinking, 'What was her first clue?' I finally realize that nothing was going to happen that night, so I went to sleep.

    The very next day, we went shopping at a big, unnamed department store. I walked around with her while she tried on three different, very expensive outfits. She could not decide which one to take, so I told her to take all three of them. She then tells me that she wants matching shoes worth $200.00 a pair to which I say OK. And then we go to the jewellery department where she gets a pair of diamond earrings.

    Let me tell you. She was so excited. She must have thought that I was one wave short of a shipwreck, but I don't think she cared. I think she was testing me when she asked for a tennis bracelet because she does not even play tennis. I think I threw her for a loop when I told her that it was OK. She was almost sexually excited from all of this, and you should have seen her face when she said, 'I'm ready to go to the cash register.'

    I could hardly contain myself when I blurted out, 'No, honey, I don't feel like buying all this stuff now.' You should have seen her face. It went completely blank. I then said, 'Really, honey, I just want you to HOLD this stuff for a while.' And just when she had this look like she was going to kill me, I added, 'You must not be in tune with my financial needs as a man.'

    I figure that I won't be having sex again until some time after the spring of 2008 but godammit it was worth it."

    Search mp3, pdf etc with google

    Turn Google into Napster 2000: "The following is a Google search string for searching open web directories containing downloadable Nirvana music files. Substitute the term Nirvana in the search string for any other band of your liking. You can always bookmark the search result for future use:"

    -inurl:(htm|html|php) intitle:"index of" +"last modified" +"parent directory" +description +size +(wma|mp3) "Nirvana"

    Tuesday, October 24, 2006

    Windows XP'de resim edit ve preview ayarları

    Resimlerimi (bmp, jpg vb.) edit etmek için Paint'i, preview için ise Windows XP ile gelen Windows Picture and Fax Viewer'ı kullanıyorum. Picture and Fax Viwer meğersem system32 dizininde yer alan shimgvw.dll isimli bir dll'miş! Amma acaip isim...

    Nasıl olduğunu bilmediğim biçimde ayarlarım değişmiş ve edit için de, preview için de Photo Editor programı açılmaya başlamıştı. E benim gibi keyfine aşırı düşkün bir n'apar? Hemen ayarları damak tadına göre tekrar düzenler. Ayarlama işini şimdi anlatmaya erindim, aşağıdaki fotodan anlayan anlasın diyorum:


    Not: Eğer Advanced butonu görünmüyorsa Restore butonu vardır. Restore'a basınca Advanced butonuna dönüşür:

    Üç Boyutlu Grafik

    Hayatımda ilk kez anlamlı bir üç boyutlu grafik çizdirdim :P. Zaten MATLAB'da üç boyutlu çizim yaptırmak alışık olmayanlar için karın ağrısıdır, benim bir günümü aldı. Aşağıdaki grafik sayısal integral hatasının zaman adım büyüklüğü ve döngüye göre değişimini göstermektedir:

    Monday, October 23, 2006

    Do We Really Need Bad Reasons To Be Good?

    Do We Really Need Bad Reasons To Be Good?: "Helping people purely out of concern for their happiness and suffering seems rather more noble than helping them because you think the Creator of the universe wants you to do it, will reward you for doing it, or will punish you for not doing it."

    RACE - The Power of an Illusion

    RACE - The Power of an Illusion: "...two random Koreans may be as genetically different as a Korean and an Italian."

    Floating point multiplication

    Floating point multiplication does not always have commutativity, distributivity and associativity properties which are valid for real multiplication. In other words floating point multiplication:
    * might not be commutative: a*b*c ≠ b*a*c
    * might not be distributive: (a+b)*c ≠ a*c+b*c
    * might not be associative: a*(b*c) ≠(a*b)*c

    This is an example of leaky abstraction i.e. you think you have complete abstraction of an underlying complex operation, but sometimes, the operation leaks through the abstraction and you feel the things that the abstraction can't quite protect you from. In this case you think the real world is nicely abstracted by a finite computer and now and then you are puzzled by the unexpected results like sqr error in deplhi.

    I wrote a little demo in Delphi to show that a*b*c ≠ b*a*c:


    You can download the source code and the executable to see the action with your own eyes.

    Notes:
    * The main lesson is to perform operations on numbers that have the same order of magnitude. Order of magnitude difference should be less than significant digits.
    * Always try to have the smallest number at the beginning of the multiplication or addition chain to avoid loss of precision as much as possible.
    * Put numbers in paranthesis: m*(a+b) is better than m*a + m*b since the latter might result in addition of two large numbers.
    * Never do an equality test on floating point numbers, i.e. don’t construct conditionals like “if a==b”. A workaround might be to write a funtion like checkFloatEqual(a,b) in which you check if a and b are sufficiently close (e.g. in machine epsilon neighbourhood).
    * Don’t expect that equalities like the following will be true with floating point numbers:
    ** (x-y) * (x+y) = x^2 + y^2
    ** sin^2(theta) + cos^2(theta) = 1

    For more info, go to wikipedia article about floating point operations.

    Sunday, October 15, 2006

    Yüzmek ya da yüzmemek

    Şubat 2004'ten beri ciddi ciddi yüzüyorum. Ciddi olmasam zaten devam edemezdim çünkü yüzmenin üçte biri eğlence, üçte ikisi sıkıntı. Her hafta havuzda iki tur yüzdükten sonra kendimle şöyle bir sohbet yaparım:

    Tembel Şamil: Abi kasma, bu sefer olmayacak galiba, bak nefesin de yetmiyor gibi. Hem ne o her hafta her hafta, bu sefer yarıda kes, çık gez, ye iç be güzelim!

    Ciddi Şamil: Bak aslanım, aynısını geçen hafta da dediydin ama bitirdik mi tüm turları? Bitirdik! Hadi canım, dükkanının önünü kapatmayalım. Hadi...

    Abartısız her Allah'ın haftası bu oluyor. Varın siz hesaplayın sürekli yüzmenin gereksindiği ciddiyeti.

    Peki nasıl motive oluyorum? Vücutlarımız yaklaşık 100 bin yıl önceki şartlara göre tasarlanmış. Yani bol hareket, az gıdalı ve sürekli ölüm tehlikeli zamanlar. O zamanlar bünyenin ekstradan bir de yüzmek için ne zamanı ne de enerjisi var. Peki şimdi? Hayatımızı idame ettirmek için kıçımızı hiç kaldırmasak bile oluyor! E o zaman da atlama zıplamaya göre optimize edilmiş körpe bedenler oluyor sana pörse bedenler... (pörse beden tabiri yazar tarafından uydurulmuştur)

    Çeşitli sportif aktivite denemelerinden sonra (koşma, basket, fitness) yüzmenin en akıllıcası olduğuna kanaat getirdim. En büyük avantajı sakatlanma riskinin olmaması (kafayı tabana çarpmak yüzme riski değil, zeka eksikliği ile ilgili). Haftada sadece bir kez yüzüyorum. Bir seans 1 saat 15 dakka. Yani bir haftalık bakım sürem bu kadar. E haftanın %0.7'lik süresi boyunca biraz sıkıntı çekilir diyorum. Zati lay lay lom tarzında olursa pek faydalı bir spor da olmaz herhal...


    Ayrıntılar: 1 saat 15 dakka içinde 1000 metre serbest, 500 metre de kurbağalama yüzüyorum. Kassam 2000 metreye çıkarım ama o zaman başım ağrıyor, iyice rezil oluyorum. Gereksiz kasış felsefesinin karşısında dimdik duran biri olarak bu 1000+500 metre bana yeter diyorum.

    Kulvar 50 metre boyunda. Serbest yüzerken her üç kulaçta bir nefes alıyor ve 25 metreyi 14 nefeste geçiyorum. Kurbağalamada her kulaçta bir nefes alıyorum, 25 metre için 22 nefes gerekiyor. Nefes sayma işinin iyiliği kafanızı meşgul etmesi ve kulvarı ne zaman yarılayacağınız veya tamamlayacağınız konusunda size fikir vermesi. Özellikle serbestte işe yarıyor çünkü kulvarın yarısından sonra "niye hala kulvarın sonuna ulaşamadım, ulaşmış olmalıydım yav!" demoralizasyonunu engelliyor.

    Gördüğünüz gibi sevgili okuyucularım, yüzme diyip geçmeyin, gayet komplike bir iş. Ama gözünüz de korkmasın, ben altı ay boyunca 50 m'yi, hatta 25 m'yi durmadan yüzememiş, "Allaam hiç başaramiiciim" çaresizlikleri yaşamıştım. Hayatta kıymetli herşeyde olduğu gibi çözüm niye yaptığını bilmek ve sebat etmektir.

    Saturday, October 14, 2006

    Meşhur insanlarla ahbaplık ederim :P

    Nordatlı'mız sonunda kendisi ile ilgili Norveççe Caz haberini bloğunda yayınladı. Pek keyiflendik :)

    Kitap: Thriving On Chaos

    Thriving on Chaos'u 2003 Temmuz'unda okudum, altını çizdiğim bölümler:
    "The 3M Rule: Tradition demands that each scientist devote 15% of his time to projects of his own selection." (p.253)

    "Substitute pilots and prototypes for proposals." (p.268)

    "Move forward on the basis of hard facts and quick testing, not speculation." (p.274)

    "So many research methods are designed to say don't take any risks at all." (p.275)

    "Put NIH (Not Invented Here) behind you - and learn to copy (with unique adaptation / enhancement) from the best! Do so by aggresively seeking out the knowledge of competitors (small and overseas, not just tired old foes) and interesting noncompetitors." (p.278)

    "Any one innovation project, whether in accounting or in new-product development, has low odds of success. We must learn to cherish those with a passionate enough attachment to a new idea to push for it, though must such people will be rough around the edges and most of the projects will fail." (p.296)

    "The reasonable man adapts himself to the world; the unreasonable one persists in trying to adapt the world to himself. Therefore, all progress depends on the unreasonable man. [George Bernard Shaw, Man and Superman]" (p.297)

    "Every middle manager...is not just passively 'coordinating' but is actively seeking ways to force activity that involves multiple functions to occur faster" (p.443)

    "You won't reduce the paperwork in a lasting fashion until you remove the underlying cause for it - mistrust and adversarial relations" (p.458)

    "In the office...you are shielded from the truth by a bewildering array of devices, prudent or malicious, all designed to 'save' you from trivia and complexity so that your mind can be clear as you confront the 'big picture' decisions. Instead, your mind is all too likely to be empty of all but prepackaged data, leading you to make uninformed decisions." (p.514)

    "...if you're well liked, easy to get along with, committed to service, you're still in trouble - because the gems whom you've hired don't want to dissapoint you." (p.515)

    "...it is to listen and facilitate, not give commands and inspect." (p.515)

    "Only promote people whose greatest pleasure is bragging about the accomplishments of their front line troops." (p.539)

    "...the real art for the manager lies in creating challenging but achievable targets." (p.602)

    Sunday, October 08, 2006

    İyiler ve Kötüler

    Yılmaz Erdoğan'dan hoş bir yazı, İyiler ve Kötüler: "Bir iyi için en zor olan, kötüye "sen kötüsün" demektir. Çünkü iyi, utangaçtır. Hırsıza hırsız diyemez. Kötünün yerine utanır, sahtekârın yerine yüzü kızarır, hırsızın yerine yerin dibine geçer. Bu sırada kötüler, sahtekârlar, hırsızlar deli gibi eğlenmektedir. Çünkü onların yerine utanan, sıkılan, yerin dibine geçen birçok iyi insan vardır." Benim için kötülüğün en belirgin göstergesi bilerek ve isteyerek başkalarını maddi/manevi sömürmektir. Mahzuni'nin "yoksulun sırtından doyan doyana" mısrasında bahsettiği başkasını aç bırakıp doyandır. Kendi ahlak anlayışım dürüstlüğü, işini iyi yapmayı ve asıl önemlisi iyi insanlarla dayanışmayı içerir. Yılmaz Erdoğan'ın da dediği gibi iyilerin normal hali utangaçlıktır. Utangaçlığın asil bir duygu olduğuna inanırım. Ama kötüler karşısında değil... Kötülere karşı dayanışma içinde olmak, kötülere kendi yöntemleri ile cevap vermek gerekir. Yani sinsi olmak, yüze gülüp arkadan dolap çevirmek benzeri iyilerin tüylerini diken diken edecek şeyler. Türk filmlerindeki gibi yemini bozup açık hedef olmak kısa vadelidir, uzun vadede iyiyi bitirir. Allah'tan kötü diyebileceğim insan sayısı çok az. %1 gibi bir oran... Bu da zamanımızın %99'unu iyi olarak geçirebiliriz demektir :)

    Saturday, October 07, 2006

    Trafik Kuralları

    Memleketimizde trafik kuralları laubalice uygulanır. Herkes çok akıllıdır, profesyonel şofördür ve kurallardan daha iyisini bilir. Trafik ışıkları ile ilgili her Allah’ın günü gözlemlediğim ihlaller sonucunda şunları yazma ihtiyacı hissetim:

    - Kavşağa yaklaşırken hızlanılmaz, yavaşlanır. Çünkü kavşaklarda kırmızı ışıkta geçenler, ambulanslar vs. olabilir.

    - Sarı veya yanıp sönen yeşil ışık hızlanma işareti değil, yavaşlama işaretidir.

    - Sarı ışık "kornaya bas" manasına gelmemektedir.

    Soru: Nanosaniye nedir?
    Cevap: Sarı ışıktan sonra kornaya basana kadar geçen süredir :P


    - Kırmızı ışık "yol boşsa geçebilirsin" demek değil, dur demektir. Durma yeri de yaya geçidinin ortası değil, yaya geçidinin öncesidir.

    - Stop levhası arabanın tamamen durmasını (V = 0) söyler. Araba hareket halinde olamaz. Bu kurala Amerika’da hele hele de pek bir trafiğin olmadığı mahalle aralarında harfi harfine ve herkes tarafından uyulduğunu görünce gözlerime inanamamıştım.


    Bunlar temel kurallar. Ülkemizde "akıllı", "uzman" şoförlerin çokluğundan dolayı bu kurallardan çok daha katı kendi kurallarımızın olması ve sürekli tetikte dolaşmamız gerekiyor. Trafik kurallarını musibetle öğrenmek akıllıca değil çünkü geri dönüşü yok. Biri size çarpıp bir tarafınızı kırdığında haklı olmanız sonucu değiştirmiyor.

    Boşuna değil araba sahibi olmamam...

    Thursday, October 05, 2006

    Conference Bike!

    Bunu gördüm, aklıma Nordatlı geldi niyeyse ;) Eric Staller's Conference Bike!

    Swingle Singers

    4 Ekim Çarşamba günü (dün) 21:00'da Anatolia gösteri merkezindeki Swingle Singers konserine gittik.


    Konser güzeldi, başarılı bir çalışma olmuş. Elemanların konser programına bakınca "vay be yedi düveli geziyorlar" dedim.

    Anatolia gösteri merkezini başarısız buldum. Mekan çok geniş olmasına rağmen koltuklar çok sıkışık. Büyüklüğü nedeniyle sahneden uzaktakiler pek birşey göremiyordur herhalde. Herhalde diyorum çünkü biz en önlerdeki Veri Important Patates koltuklarına konuşlanmıştık ;)

    Konser öncesi hoş bir sürpriz de yurttan ayrıldığımdan beri (10 yıl) görmediğim Hakan Yücetürk'le karşılaşmam oldu. Havelsan'daymış, evlenmiş, kendilerininmiş evleri :P


    Dün konserde duyup da hemen indirdiğim mp3: Albinoni - Adagio in G Minor. Duygusal bir parça. Özlerken dinlemek daha da efkarlandırıyor...

    Tuesday, October 03, 2006

    A Pale Blue Dot

    A Pale Blue Dot: "Our posturings, our imagined self-importance, the delusion that we have some privileged position in the universe, are challenged by this point of pale light. Our planet is a lonely speck in the great enveloping cosmic dark. In our obscurity -- in all this vastness -- there is no hint that help will come from elsewhere to save us from ourselves. It is up to us. It's been said that astronomy is a humbling, and I might add, a character-building experience. To my mind, there is perhaps no better demonstration of the folly of human conceits than this distant image of our tiny world. To me, it underscores our responsibility to deal more kindly and compassionately with one another and to preserve and cherish that pale blue dot, the only home we've ever known.

    Sunday, October 01, 2006

    Who Writes Wikipedia?

    An interesting insight to the myth that about 500 people write the majority of wikipedia articles. Well, they do a lot of editing, but they supply a tiny bit of the giant that is wikipedia! There is still hope in the masses :)

    Who Writes Wikipedia? (Aaron Swartz's Raw Thought): "When you put it all together, the story become clear: an outsider makes one edit to add a chunk of information, then insiders make several edits tweaking and reformatting it. In addition, insiders rack up thousands of edits doing things like changing the name of a category across the entire site -- the kind of thing only insiders deeply care about. As a result, insiders account for the vast majority of the edits. But it's the outsiders who provide nearly all of the content."

    By the way, that Aaron Swartz is 20 years old! Look at his writing syle, his productivity! I don't want to resort to genius explanations, but this is a hard case (as it is with the best engineer alive, Erdinç) ;)

    Aaron

    The wealth of generations - Capitalism and the belief in the future

    A very interesting article answering many questions that come up when discussing capitalism and socialism. Refreshing...

    JohanNorberg.Net: "if people reap the rewards of their labour, they will use and implement this, to change our world for the better. And in a world where billions are free to create, the chances of a better world are greater than ever. And therefore, we should believe in the future. Not naively, not like determinists thinking that nothing can go wrong. We know that conflicts, terrorism, disease and natural disasters can and will cause enormous damage. But as a recognition that mankind is smart, and that a free flow of information and of markets make us even smarter."

    Saturday, September 30, 2006

    Güzel Fotolar

    Herşey böyle başladı....


    ...böyle gelişti...


    ...ve böyle tamama erdi :)

    Stevey's Blog Rants: Good Agile, Bad Agile

    Stevey's Blog Rants: Good Agile, Bad Agile: "The thing that drives the right behavior at Google, more than anything else, more than all the other things combined, is gratitude. You can't help but want to do your absolute best for Google; you feel like you owe it to them for taking such incredibly good care of you."

    Karikatür

    Biraz da tebessüm edelim...






    Thursday, September 28, 2006

    Total Commander Tips

    Previously, I showed how to change folder icons in Total Commander. Today I will explain a few more tricks.

    Use directory hotlist (ctrl+D) to save and access frequently used directories:


    You can go up one level by hitting backspace key.

    Try out the multi rename tool in files menu. It helps a lot when you have to rename a lot of files at once.

    If you would like to assign a hotkey to file renaming instead of mouse clicking, go to menu configuration->misc and redefine hotkeys:


    Thanks go to Koray. From what I can see he adds a post a year to his blog :P

    How to get file names in nested subdirectories:
    * In a dos window type: dir *.txt *.exe /s /b > myFileList.txt. This gives you all the files with their directory names inside myFileList.txt
    * Alternatively in total commander
    ** Go to commands/branch view (ctrl+b) lists all files files.
    ** Select all files
    ** Files/multi rename tool/edit names gives you all file names inside notepad (unfortunately the dir names of files are not listed):

    Sunday, September 24, 2006

    Maykıl Ceksın Kuşu

    Maykıl Ceksın dansı yapan kuş. Üstelik evcil bir hayvan da değil! Pek enteresan:

    Gölcük bu mevsimde nefismiş

    Haftasonu arabayla Gölcük'e gittik. Ankara'dan gidiş 2.5 saat. Bolu Batı girişinden girmek tavsiye olunur (doğu girişi E5'e çıkıyor, E5'te 15 dakika gitmek gerekiyor). Bolu şehir merkezinden itibaren her 1 km'de bir "gölcük şu tarafta" tabelaları olduğu için kolay oldu. Dönüş ise biraz bilmece gibi çünkü otobana veya E5'e nasıl çıkacağınıza dair pek bir işaret yok. Anlayacağınız, dönerken bir miktar Bolu'yu tanımış olduk ;)

    Tabiatta mangala karşı insanlar olarak yanımıza aldığımız sandviçlerle karnımızı doyurduk. Şu nefis fotolar yaşadığımız güzel anlar hakkında bir fikir verir:


    Hava puslu ve hafif yağmurluydu. Güneş gözleri yormamak için mahçup bir edayla sadece arada bir göz kırpıyor, yağmurun hayat verdiği envai çeşit tabii rayihanın buseleriyle kendimizden geçiyorduk. Yağmur insan sayısını da seyreltmiş, sükunet ve huzur hakim olmuştu bu büyülü göl, ağaç ve sis kompozisyonuna...


    İlginç şeylerden biri de etraftaki uyarı levhalarının çokluğu idi. Hatta bazısı resmen algoritma biçimindeydi:


    Buralarda dolaşmak için üniversite diplomanız yoksa biliniz ki kesin yasak birşeyler yapacaksınız. Uyarıları anlamak öyle her babayiğidin harcı değil. Biz bile bir yerden sonra "aceba şu an yasak birşey yapıyor olabilir miyiz" diye tedirgin olduk ;)

    Sonuç olarak Gölcük'e kapalı havalarda, mangal kaygısı olmadan gidilsin. Ruhumuz dinlendi, ciğerlerimiz bayram etti.

    Monday, September 18, 2006

    Çerkez pıkhrası

    Soru: Bulaşık yıkayan çerkeze ne denir?

    Cevap: Sigoşbrayt!!! :P

    Not: Sigoş adige dillerinde "kardeş" demektir. Tipik kullanımı: N'aber sigoş? = N'aber gardaş?

    Espiriyi anlamakta zorlananlar için aşağıdaki açıklayıcı fotoyu sunuyorum:


    Bu espiri ile bizi neşelendirdiği için Sn. Pegasus'a teşekkürü bir borç biliriz.

    Saturday, September 16, 2006

    What is a Hacker?

    Schneier on Security: What is a Hacker?: "A hacker is someone who thinks outside the box. It's someone who discards conventional wisdom, and does something else instead. It's someone who looks at the edge and wonders what's beyond. It's someone who sees a set of rules and wonders what happens if you don't follow them. A hacker is someone who experiments with the limitations of systems for intellectual curiosity."

    Thursday, September 14, 2006

    Ankara'da sosyal hayat

    Ankara'da hadi birşeyler yapalım dediğinizde yemek-sinema seçeneği dışında aklınıza birşey gelmiyor mu? Şamil kardeşiniz imdadınıza yetişir hemen. Aşağıda Ankara ve yakın çevresinde yapılabilecekleri kamuoyunun bilgilerine arz ederim:

    Yemek siparişi (Ayrancı):

  • Kebap 44, 0312 426 68 49


  • Çankaya Kebap: 0312 438 18 85, beytisi güzel, Hoşdere Caddesi Halide Zurlutuna Sokak No:2/A Y.Ayrancı


  • Aslı Börek: 0312 467 36 08, mantı, su böreği ve baklava için iyidir



  • Mekanlar: Yanımdakilerin konuşmasını duyabileceğim sakinlikte yerleri severim. Örnekler: Kale'deki And Cafe (tlf: 312 312 79 78) Tavacı Recep UstaDafne (tlf: 312 440 25 20), Gar Lokantası (tlf: 312 447 29 96 ), Wok (tlf: (312) 446 19 92), TÜBİTAK lokali, Piano Plus Restaurant/Club, Sakarya'da Göksu restoran, Tunus caddesinde Laterna hoş bir ege atmosferi yaratmış, mezeleri de güzel...

    Sinema: Söyleyecek özel birşeyim yok, sadece haftasonu kalabalığından kaçınınız, hafta içi gidiniz derim.

    Yüzme: Sosyal aktiviteden çok spor aslında. ODTÜ kapalı havuzunda eğlenmek şiddetle yasaktır. Açık havuzda yüzme diye birşey söz konusu değil, piyasa...

    Basketbol: Takım bulunduktan sonra nefis olur. Bileği burkmamaya ve parmağı şişirmemeye dikkat edilmelidir.

    Dans: Latin dansları hoş. Cha cha, rumba favorim. Hem birlikte birşeyler yapmak için hem de kırk yılda bir ortamlarda şov yapmak için faydalıdır.Ders almak isterseniz Shine dans stüdyosunu tavsiye ederim. Erkeklere önerim içi boş basmakalıp delikanlılık palavralarını bir kenara bırakmaları ve dans etmeleri. Dans etmekle mertliğe halel gelmiyor.



    Buz pateni: Hareket etmek için güzel. Bahçeli'deki buzpateni tlf: 222 02 42. Seanslar 09:00-17:30 arası 45 dakika.

    Ata binme: Henüz denemedim. Bi ara bakmalı, ne de olsa kafkasyalı diil miyiz?

    Go-kart: Dozajında yapıldığı zaman eğlenceli. Kısa süren kirli ve pahallı bir aktivite. Sık yapmaya gelmez.

    Paintball: Canının biraz yanmasından gocunmayan arakadaşlar için heyecanlı bir oyun (özellikle gece). En önemli sorun 3'er kişiden 6 kişiyi denkleştirmek.

    Kayak: Bolu Kartalkaya şahane bir yer. Kayak da şahane bir aktivite, kışı sevememi sağladı resmen. Şiddetle tavsiye olunur.


    Havuz sefası: Yaz sıcağında gidip kalıbı dinlendirmek için ideal. Adi DJ'ler teknoyu azaltsalar daha da güzel olurdu.

    Bowling, bilardo, dart: Bilkent'teki Rollhouse'da hepsi var, arada bir olur.

    Bilgisayar oyunu: Şu aralar uzak durmaya çalışıyorum, bende bağımlılık yapıyor malum.

    Kağıt: İhale, Poker: Severim, yapacak aktivite yoksa can sıkıntısına bire bir. Hele bir de parasına oynanırsa...


    Okey: Neden olmasın?

    Trekking: Bolu-Gölcük şahane... Işık dağı - karagöl güzergahı erişilebilir mesafede tabiat ortamı sunar. Beynam ormanları da değerlendirilebilir.

    Kamping: Şimşirlik'te kamp yapasım var. Du bakalım...
    Yedigöller: Yeniçağa sapağından gitmek daha iyiymiş. Bolu içinden giden yol çok daha kötü imiş. Yeniçağa’ya kadar 1.5 saat, sonra 3 saat (saatte 15 km ile orman içi bozuk yol), toplam 4.5 saat. Orman bakanlığına ait çift katlı bungalovlar var, rezervasyon yapılabiliyor, istersen çadır da olur. Isınma için şömine kullanılıyor, odun veriyorlar. Yemek işini kendin hallediyorsun. Yedigöller tepelik bir arazide, göller ovada değil.

    Rafting: Eğlenceli. Büyükmelen'de denedik, artık daha çılgın parkurlara ihtiyacım var.

    Kapadokya: Yazın gidilmesi büyük hata olur, zaten ortam çöl, kendinizi soğutma kaygısından etrafla ilgilenemezsiniz. Ya ilkbahar ya sonbahar...

    Günübirlik: Green Park Otel Ankara'ya 110 km mesafede, Bolu'ya yakın bir otel. Çevresi orman ve küçük bir göletle çevrili, herhangi bir yerleşim yeri yok. Sakin, huzurlu. Rakım 1580m olduğundan yanınıza kışlıkları almanız akıllıca olur.

    Elmadağ'da mangalda sucuk ya da hamsi güzel oluyormuş.

    2 saat mesafe'de Abant var.

    Eymir Gölü her zaman mevcut.

    Mogan taraflarında biryerler kesin vardır.

    Şimdilik bu kadar. Bol aktiviteli günler dilerim...

    Hız ve ivme

    Bugün yine çok temel mevzularda aceleyle yanlış sonuçlara vardık. Mevzunun özeti aşağıda.

    Soru: İvme vektörünün büyüklüğü hız vektörünün türevinin büyüklüğüne eşit midir?

    Cevap:


    Kısacası, eğer hız vektörünün yönü değişiyorsa hız vektörü türevinin büyüklüğü ile ivme vektörünün büyüklüğü farklıdır.

    Soru: Hız vektörünün büyüklüğü azalıyorsa ivme vektörünün büyüklüğü negatif mi olur?

    Cevap: Hayır, büyüklük tanımı gereği hep pozitif bir sayıdır. İşaret yön bilgisinden, yani vektörden gelir.

    Friday, September 08, 2006

    How to employ humor

    "The mature person uses humor not as a bludgeoning hammer but rather as a plane to shave off rough edges." signum sine tinnitu

    Thursday, September 07, 2006

    Pıkhra

    Valla bugün hızımı alamadım, bir-iki de pıkhra (fıkranın Çeçencesi) anlatayım:

    Varan-1:

    Aşırı ishalden şikayetçi biri hastaneye gider. Ama bürokrasiden dolayı belgeleri karışır ve kahramanımızı yanlışlıkla psikiyatri servisine havale ederler. 15 gün süren tedaviden sonra, taburcu olacagi gün, bir arkadaşı karşılamaya gelir:

    - "N'oldu geçti mi ishal?"
    - "Hayır geçmedi ama artık takmıyorum."

    Varan-2:

    Soğuk bir Mart gecesinde genç erkek kediler dışarı çıkmak için süsleniyorlar. Tam bu sırada küçük erkek kedi birinin kolunu cekiyor:

    - "Abi nereye gidiyorsunuz? Ben de geleyim mi?"
    - "Hayır, biz dişi kedilerle sevişmeye gidiyoruz. Sen gelemezsin."

    Küçük kedi 2. ve 3. gün de şansını denemiş ama hep olumsuz cevap:

    - "Hayır, biz dişi kedilerle sevişmeye gidiyoruz."

    Küçük kedi yine bir akşam üzeri dışarıya çıkmaya hazırlanan abilerine yaklaşmış:

    - "Abi ben de gelebilir miyim?" diye sormus. Babacan bir kedi:
    - "Hadi gel be, sen de öğren" demiş.

    Küçük erkek kedi ve abileri çok soğuk ve karlı bir Mart gecesinde sokaklarda dolaşmaya başlamışlar ve hemen bir plan yapılmış. Bir evin çatısına çıkıp bekleyecekler ve aşağıdan dişi kediler geçerken saldıracaklar. Aynen plandaki gibi çatıya çıkmışlar, başlamışlar beklemeye. Kar yağıyor ve hava çok soguk, aradan geçen 2 saatten sonra yoldan gelip geçen yok. Abilerinin yanında plandan habersiz bekleyen küçük erkek kedi iyice üşümüş ve titrek bir sesle abisinin kolunu dürtmüş:

    - "Abicim ben bi on dakika daha sevişir sonra giderim!"

    Excel'de hayat kurtaran ipuçları

    Excel'i severim, eldeki zibil gibi veriyi anlamlı hale getirmekte hızlı ve pratiktir. Bugün yine zilyon tane veriden oluşan bir excel dosyasını düzenlemeye çalışırken "yeter gayrı Şamil, bunun kolay yolu olmalı" diyip te keşfettiğim ipuçlarını siz musikişinas okuyucularımla paylaşiim.

    Başka bir hücreye referans verdiğimizde "$" işaretini otomatik eklemek için (absolute cell reference) hücreyi mouse'la seçtikten sonra F4'e basıyoruz.

    Efendim diyelim ki elimizde iki sütununda veri olan bi excel dosyamız var:


    Ve yine diyelim ki biz bu iki sütünun toplamını üçüncü sütuna (C sütunu) yazdırmak istiyoruz. Hepimiz biliyoruz ki bunun için C1 hücresine gidilip "=A1+B1" yazılır. Akabinde C1 hücresinin sağ alt köşesinden tutulup sürüklenip bırakılır. Böylece C sütünü A ve B sütunlarındaki sayıların toplamından oluşmuş olur:


    İyi güzel de elimizde 10 değil de misal 1000 veri varsa ne yapacağız? Onu bir sürükle-bırak ile deneyin bakiim. Ben bugün denedim ve blog yazacak kadar hırslandım!

    Efendim, tabi ki kolayı var. Önce C1 hücresine basıyoruz, sonra C sütununun hepsini seçiyoruz. Sütun seçili iken sağ üste yine önceki gibi "=A1+B1" yazıyoruz.


    Şimdi dikkat: ctrl+enter tuşlarına basıyoruz ve voila, C sütununda toplamları elde ettik!


    Bu aklı bize veren Contextures sitesine teşekkür ediyoruz. Bir dahaki akıl-fikir seansında görüşmek üzere, esen kalın...

    ...

    Hala burada mısın? Eh o zaman al sana bir bonus akıl daha:

    Excel'de ctrl+ok tuşları pek faydalıdır. Farz-ı mahal B4 hücresine tıklamış olalım:


    Eğer şimdi ctrl+aşağı ok tuşuna basarsak B4'ten itibaren B sütununda verinin bittiği yere kadar seçer:


    Fazlalık veriyi temizlemek gibi işler için bire birdir.