Saturday, September 30, 2006

Güzel Fotolar

Herşey böyle başladı....


...böyle gelişti...


...ve böyle tamama erdi :)

Stevey's Blog Rants: Good Agile, Bad Agile

Stevey's Blog Rants: Good Agile, Bad Agile: "The thing that drives the right behavior at Google, more than anything else, more than all the other things combined, is gratitude. You can't help but want to do your absolute best for Google; you feel like you owe it to them for taking such incredibly good care of you."

Karikatür

Biraz da tebessüm edelim...






Thursday, September 28, 2006

Total Commander Tips

Previously, I showed how to change folder icons in Total Commander. Today I will explain a few more tricks.

Use directory hotlist (ctrl+D) to save and access frequently used directories:


You can go up one level by hitting backspace key.

Try out the multi rename tool in files menu. It helps a lot when you have to rename a lot of files at once.

If you would like to assign a hotkey to file renaming instead of mouse clicking, go to menu configuration->misc and redefine hotkeys:


Thanks go to Koray. From what I can see he adds a post a year to his blog :P

How to get file names in nested subdirectories:
* In a dos window type: dir *.txt *.exe /s /b > myFileList.txt. This gives you all the files with their directory names inside myFileList.txt
* Alternatively in total commander
** Go to commands/branch view (ctrl+b) lists all files files.
** Select all files
** Files/multi rename tool/edit names gives you all file names inside notepad (unfortunately the dir names of files are not listed):

Sunday, September 24, 2006

Maykıl Ceksın Kuşu

Maykıl Ceksın dansı yapan kuş. Üstelik evcil bir hayvan da değil! Pek enteresan:

Gölcük bu mevsimde nefismiş

Haftasonu arabayla Gölcük'e gittik. Ankara'dan gidiş 2.5 saat. Bolu Batı girişinden girmek tavsiye olunur (doğu girişi E5'e çıkıyor, E5'te 15 dakika gitmek gerekiyor). Bolu şehir merkezinden itibaren her 1 km'de bir "gölcük şu tarafta" tabelaları olduğu için kolay oldu. Dönüş ise biraz bilmece gibi çünkü otobana veya E5'e nasıl çıkacağınıza dair pek bir işaret yok. Anlayacağınız, dönerken bir miktar Bolu'yu tanımış olduk ;)

Tabiatta mangala karşı insanlar olarak yanımıza aldığımız sandviçlerle karnımızı doyurduk. Şu nefis fotolar yaşadığımız güzel anlar hakkında bir fikir verir:


Hava puslu ve hafif yağmurluydu. Güneş gözleri yormamak için mahçup bir edayla sadece arada bir göz kırpıyor, yağmurun hayat verdiği envai çeşit tabii rayihanın buseleriyle kendimizden geçiyorduk. Yağmur insan sayısını da seyreltmiş, sükunet ve huzur hakim olmuştu bu büyülü göl, ağaç ve sis kompozisyonuna...


İlginç şeylerden biri de etraftaki uyarı levhalarının çokluğu idi. Hatta bazısı resmen algoritma biçimindeydi:


Buralarda dolaşmak için üniversite diplomanız yoksa biliniz ki kesin yasak birşeyler yapacaksınız. Uyarıları anlamak öyle her babayiğidin harcı değil. Biz bile bir yerden sonra "aceba şu an yasak birşey yapıyor olabilir miyiz" diye tedirgin olduk ;)

Sonuç olarak Gölcük'e kapalı havalarda, mangal kaygısı olmadan gidilsin. Ruhumuz dinlendi, ciğerlerimiz bayram etti.

Monday, September 18, 2006

Çerkez pıkhrası

Soru: Bulaşık yıkayan çerkeze ne denir?

Cevap: Sigoşbrayt!!! :P

Not: Sigoş adige dillerinde "kardeş" demektir. Tipik kullanımı: N'aber sigoş? = N'aber gardaş?

Espiriyi anlamakta zorlananlar için aşağıdaki açıklayıcı fotoyu sunuyorum:


Bu espiri ile bizi neşelendirdiği için Sn. Pegasus'a teşekkürü bir borç biliriz.

Saturday, September 16, 2006

What is a Hacker?

Schneier on Security: What is a Hacker?: "A hacker is someone who thinks outside the box. It's someone who discards conventional wisdom, and does something else instead. It's someone who looks at the edge and wonders what's beyond. It's someone who sees a set of rules and wonders what happens if you don't follow them. A hacker is someone who experiments with the limitations of systems for intellectual curiosity."

Thursday, September 14, 2006

Ankara'da sosyal hayat

Ankara'da hadi birşeyler yapalım dediğinizde yemek-sinema seçeneği dışında aklınıza birşey gelmiyor mu? Şamil kardeşiniz imdadınıza yetişir hemen. Aşağıda Ankara ve yakın çevresinde yapılabilecekleri kamuoyunun bilgilerine arz ederim:

Yemek siparişi (Ayrancı):

  • Kebap 44, 0312 426 68 49


  • Çankaya Kebap: 0312 438 18 85, beytisi güzel, Hoşdere Caddesi Halide Zurlutuna Sokak No:2/A Y.Ayrancı


  • Aslı Börek: 0312 467 36 08, mantı, su böreği ve baklava için iyidir



  • Mekanlar: Yanımdakilerin konuşmasını duyabileceğim sakinlikte yerleri severim. Örnekler: Kale'deki And Cafe (tlf: 312 312 79 78) Tavacı Recep UstaDafne (tlf: 312 440 25 20), Gar Lokantası (tlf: 312 447 29 96 ), Wok (tlf: (312) 446 19 92), TÜBİTAK lokali, Piano Plus Restaurant/Club, Sakarya'da Göksu restoran, Tunus caddesinde Laterna hoş bir ege atmosferi yaratmış, mezeleri de güzel...

    Sinema: Söyleyecek özel birşeyim yok, sadece haftasonu kalabalığından kaçınınız, hafta içi gidiniz derim.

    Yüzme: Sosyal aktiviteden çok spor aslında. ODTÜ kapalı havuzunda eğlenmek şiddetle yasaktır. Açık havuzda yüzme diye birşey söz konusu değil, piyasa...

    Basketbol: Takım bulunduktan sonra nefis olur. Bileği burkmamaya ve parmağı şişirmemeye dikkat edilmelidir.

    Dans: Latin dansları hoş. Cha cha, rumba favorim. Hem birlikte birşeyler yapmak için hem de kırk yılda bir ortamlarda şov yapmak için faydalıdır.Ders almak isterseniz Shine dans stüdyosunu tavsiye ederim. Erkeklere önerim içi boş basmakalıp delikanlılık palavralarını bir kenara bırakmaları ve dans etmeleri. Dans etmekle mertliğe halel gelmiyor.



    Buz pateni: Hareket etmek için güzel. Bahçeli'deki buzpateni tlf: 222 02 42. Seanslar 09:00-17:30 arası 45 dakika.

    Ata binme: Henüz denemedim. Bi ara bakmalı, ne de olsa kafkasyalı diil miyiz?

    Go-kart: Dozajında yapıldığı zaman eğlenceli. Kısa süren kirli ve pahallı bir aktivite. Sık yapmaya gelmez.

    Paintball: Canının biraz yanmasından gocunmayan arakadaşlar için heyecanlı bir oyun (özellikle gece). En önemli sorun 3'er kişiden 6 kişiyi denkleştirmek.

    Kayak: Bolu Kartalkaya şahane bir yer. Kayak da şahane bir aktivite, kışı sevememi sağladı resmen. Şiddetle tavsiye olunur.


    Havuz sefası: Yaz sıcağında gidip kalıbı dinlendirmek için ideal. Adi DJ'ler teknoyu azaltsalar daha da güzel olurdu.

    Bowling, bilardo, dart: Bilkent'teki Rollhouse'da hepsi var, arada bir olur.

    Bilgisayar oyunu: Şu aralar uzak durmaya çalışıyorum, bende bağımlılık yapıyor malum.

    Kağıt: İhale, Poker: Severim, yapacak aktivite yoksa can sıkıntısına bire bir. Hele bir de parasına oynanırsa...


    Okey: Neden olmasın?

    Trekking: Bolu-Gölcük şahane... Işık dağı - karagöl güzergahı erişilebilir mesafede tabiat ortamı sunar. Beynam ormanları da değerlendirilebilir.

    Kamping: Şimşirlik'te kamp yapasım var. Du bakalım...
    Yedigöller: Yeniçağa sapağından gitmek daha iyiymiş. Bolu içinden giden yol çok daha kötü imiş. Yeniçağa’ya kadar 1.5 saat, sonra 3 saat (saatte 15 km ile orman içi bozuk yol), toplam 4.5 saat. Orman bakanlığına ait çift katlı bungalovlar var, rezervasyon yapılabiliyor, istersen çadır da olur. Isınma için şömine kullanılıyor, odun veriyorlar. Yemek işini kendin hallediyorsun. Yedigöller tepelik bir arazide, göller ovada değil.

    Rafting: Eğlenceli. Büyükmelen'de denedik, artık daha çılgın parkurlara ihtiyacım var.

    Kapadokya: Yazın gidilmesi büyük hata olur, zaten ortam çöl, kendinizi soğutma kaygısından etrafla ilgilenemezsiniz. Ya ilkbahar ya sonbahar...

    Günübirlik: Green Park Otel Ankara'ya 110 km mesafede, Bolu'ya yakın bir otel. Çevresi orman ve küçük bir göletle çevrili, herhangi bir yerleşim yeri yok. Sakin, huzurlu. Rakım 1580m olduğundan yanınıza kışlıkları almanız akıllıca olur.

    Elmadağ'da mangalda sucuk ya da hamsi güzel oluyormuş.

    2 saat mesafe'de Abant var.

    Eymir Gölü her zaman mevcut.

    Mogan taraflarında biryerler kesin vardır.

    Şimdilik bu kadar. Bol aktiviteli günler dilerim...

    Hız ve ivme

    Bugün yine çok temel mevzularda aceleyle yanlış sonuçlara vardık. Mevzunun özeti aşağıda.

    Soru: İvme vektörünün büyüklüğü hız vektörünün türevinin büyüklüğüne eşit midir?

    Cevap:


    Kısacası, eğer hız vektörünün yönü değişiyorsa hız vektörü türevinin büyüklüğü ile ivme vektörünün büyüklüğü farklıdır.

    Soru: Hız vektörünün büyüklüğü azalıyorsa ivme vektörünün büyüklüğü negatif mi olur?

    Cevap: Hayır, büyüklük tanımı gereği hep pozitif bir sayıdır. İşaret yön bilgisinden, yani vektörden gelir.

    Friday, September 08, 2006

    How to employ humor

    "The mature person uses humor not as a bludgeoning hammer but rather as a plane to shave off rough edges." signum sine tinnitu

    Thursday, September 07, 2006

    Pıkhra

    Valla bugün hızımı alamadım, bir-iki de pıkhra (fıkranın Çeçencesi) anlatayım:

    Varan-1:

    Aşırı ishalden şikayetçi biri hastaneye gider. Ama bürokrasiden dolayı belgeleri karışır ve kahramanımızı yanlışlıkla psikiyatri servisine havale ederler. 15 gün süren tedaviden sonra, taburcu olacagi gün, bir arkadaşı karşılamaya gelir:

    - "N'oldu geçti mi ishal?"
    - "Hayır geçmedi ama artık takmıyorum."

    Varan-2:

    Soğuk bir Mart gecesinde genç erkek kediler dışarı çıkmak için süsleniyorlar. Tam bu sırada küçük erkek kedi birinin kolunu cekiyor:

    - "Abi nereye gidiyorsunuz? Ben de geleyim mi?"
    - "Hayır, biz dişi kedilerle sevişmeye gidiyoruz. Sen gelemezsin."

    Küçük kedi 2. ve 3. gün de şansını denemiş ama hep olumsuz cevap:

    - "Hayır, biz dişi kedilerle sevişmeye gidiyoruz."

    Küçük kedi yine bir akşam üzeri dışarıya çıkmaya hazırlanan abilerine yaklaşmış:

    - "Abi ben de gelebilir miyim?" diye sormus. Babacan bir kedi:
    - "Hadi gel be, sen de öğren" demiş.

    Küçük erkek kedi ve abileri çok soğuk ve karlı bir Mart gecesinde sokaklarda dolaşmaya başlamışlar ve hemen bir plan yapılmış. Bir evin çatısına çıkıp bekleyecekler ve aşağıdan dişi kediler geçerken saldıracaklar. Aynen plandaki gibi çatıya çıkmışlar, başlamışlar beklemeye. Kar yağıyor ve hava çok soguk, aradan geçen 2 saatten sonra yoldan gelip geçen yok. Abilerinin yanında plandan habersiz bekleyen küçük erkek kedi iyice üşümüş ve titrek bir sesle abisinin kolunu dürtmüş:

    - "Abicim ben bi on dakika daha sevişir sonra giderim!"

    Excel'de hayat kurtaran ipuçları

    Excel'i severim, eldeki zibil gibi veriyi anlamlı hale getirmekte hızlı ve pratiktir. Bugün yine zilyon tane veriden oluşan bir excel dosyasını düzenlemeye çalışırken "yeter gayrı Şamil, bunun kolay yolu olmalı" diyip te keşfettiğim ipuçlarını siz musikişinas okuyucularımla paylaşiim.

    Başka bir hücreye referans verdiğimizde "$" işaretini otomatik eklemek için (absolute cell reference) hücreyi mouse'la seçtikten sonra F4'e basıyoruz.

    Efendim diyelim ki elimizde iki sütununda veri olan bi excel dosyamız var:


    Ve yine diyelim ki biz bu iki sütünun toplamını üçüncü sütuna (C sütunu) yazdırmak istiyoruz. Hepimiz biliyoruz ki bunun için C1 hücresine gidilip "=A1+B1" yazılır. Akabinde C1 hücresinin sağ alt köşesinden tutulup sürüklenip bırakılır. Böylece C sütünü A ve B sütunlarındaki sayıların toplamından oluşmuş olur:


    İyi güzel de elimizde 10 değil de misal 1000 veri varsa ne yapacağız? Onu bir sürükle-bırak ile deneyin bakiim. Ben bugün denedim ve blog yazacak kadar hırslandım!

    Efendim, tabi ki kolayı var. Önce C1 hücresine basıyoruz, sonra C sütununun hepsini seçiyoruz. Sütun seçili iken sağ üste yine önceki gibi "=A1+B1" yazıyoruz.


    Şimdi dikkat: ctrl+enter tuşlarına basıyoruz ve voila, C sütununda toplamları elde ettik!


    Bu aklı bize veren Contextures sitesine teşekkür ediyoruz. Bir dahaki akıl-fikir seansında görüşmek üzere, esen kalın...

    ...

    Hala burada mısın? Eh o zaman al sana bir bonus akıl daha:

    Excel'de ctrl+ok tuşları pek faydalıdır. Farz-ı mahal B4 hücresine tıklamış olalım:


    Eğer şimdi ctrl+aşağı ok tuşuna basarsak B4'ten itibaren B sütununda verinin bittiği yere kadar seçer:


    Fazlalık veriyi temizlemek gibi işler için bire birdir.

    The size of celestial bodies

    Have a look at the striking depictions of celestial body size comparisons in The size of our world:


    And there is another intersting site about the size of sub-atomic particles,Hydrogen Atom Scale Model:

    "We are all phantoms."

    And I told you to check out 37 signals blog! Do it now dammit!

    By the way, I like the logo of KickApps:

    Effective Meetings

    Christopher's Guidelines For Meetings:

    "Meetings should never be used to present information, only to make decisions about information presented prior to the meeting."

    "Meetings should have a written objective and agenda, which should be distributed in advance. Preferably the distribution takes place far enough in advance that the participants have time to actually read up on the subject matter."

    "The meeting should always start on time. If you are late, you should find yourself locked out."

    Check out the blog of 37 signals. It is interesting.

    A field guide to developers

    From Joel Spolsky:

    "The world of programming is very just and very strictly ordered and a heck of a lot of people go into programming in the first place because they prefer to spend their time in a just, orderly place, a strict meritocracy where you can win any debate simply by being right."

    "Nothing is more satisfying than winning an argument on its technical merits even when you should have lost it on political merits."

    Tuesday, September 05, 2006

    Hidroelektrik

    Babam bizim köyden bir tanıdığın sudan elektrik üretmek istediğini ancak konuyla ilgili pek bilgi bulamadığını söyledi. Ben de iki gün araştırdım ve araştırma sonuçlarımı belgeledim. Belge benim websayfasında hidroelektrik.zip isimli bir Word dosyası. İlgilenenler için iyi bir başlangıç noktası olabilir.

    Friday, September 01, 2006

    Gücüksu Hikayeleri

    Gücüksu'da ilk okuyan kız Resmiye. Kendisi annem olur ;) Okuma hikayesi de ilginç. Yıl 1960'lar... Devlet kızları okutmak için sınav açıyor, bizim köylülerin de Çardak üzerinden haberleri oluyor ve içlerinde annemin de olduğu bir miktar kız başvuruyor. Tabi bu esnada köylüden "kız çocuk okutulur mu", "cehennemlik olacaksınız" gibisinden baskılar da eksik değil. Perihan nenemin babası olan Yakut ağırlığını koyduğu için dindar olan Emin dedem ses çıkarmıyor. Başvuru yapıldıktan bir süre sonra ne yazık ki başvuru tarihinin geçtiği söyleniyor ve köylü kızların umutları suya düşüyor. Ancak Perihan nenem kardeşine ricada bulunyor ve başvuru için annemi Maraş'a götürüyor dayısı. Yine enteresandır Maraş'a inip yürümeye başladıktan bir müddet sonra annem bakıyor ki başvuru kağıdı düşmüş. Dayı yeğen geri dönüp kağıdı arıyor ve buluyorlar da! Daha sonra annem sınavı geçiyor, önce Bingöl'e, bir yıl sonra da Antep'e nakledilerek ebe oluyor. Antep'e nakli Bingöl civarında deprem olması (1968) ve okullarının hasar görmesi sonucu gerçekleşiyor. Köyde okuyamayan diğer kızlar annem geldiğinde ona hep sorarlarmış okul nasıl diye.

    Ebelik kariyerinin önemli bir bölümünü Karaömer'de geçirmiş. Karaömer bizim köye (Gücüksu) yakın olmasına rağmen o zamanlar kültür olarak farklı bir ülke (olumsuz manada) gibi imiş. Annem bir doğuma gideceğinde (özellikle de başka bir köye) annemin köydeki ev sahibi gelen hasta yakınlarına inançlarına göre yeminler ettirirmiş annemi sağ salim götürüp getireceklerine dair (annem bekar). Örneğin gelenler alevi ise "Hz. Ali'nin kılıcı başımızı kessin" dedirtirmiş.

    Annem 10 yıl kadar önce liseyi dışardan bitirdi (hemşirelik okulu eskiden ortaokul statüsündeymiş), sonra da açık öğretim ile üniversite diploması aldı. Helal olsun diyorum :) Bir diğer meziyeti de kendi jenerasyonunda ehliyet alıp araba kullanan ilk kadın olmasıdır. Kısacası annemin cırdıngış dışında da epey becerisi mevcuttur ;) İlginç olan karakter açısından öyle girişken birisi olmaması. Gayet sakin, kendi halinde bir insandır. Bir de girişken olsaymış ne olurmuş Allah bilir...



    Eski albümlerde Gücüklü oldukların tahmin ettiğim kişilere ait şöyle bir resim buldum. Bu insanlar kim? Adam epey badire atlatmış, kadın ezik... Çocuklar ümitli... Bu resim beni biraz etkilemiş sanırım.


    İsmail kahya (Elbruz Duk) üç köyün birden muhtarı imiş (Gücüksu, Salyan ve Saraycık). O zamanlar Gücük'ün arazisi bugünkü Karaömer ve Ahmetçik'i kapsıyormuş. Enteresandır, Karaömer'liler de Trakya göçmeniymiş.

    Emin dedemin annesi olan Şehidet'in babası Çardak'lı Hafız İsmail. İsmail'in torunlarından birinin adı Hafız ve Çardak'ta bakkal işletiyor. Diğeri de İsmail Işık. Şehidet Ahmet Işık'ın halası aynı zamanda.

    Göksun yöresinden deyimler:



  • "Püsüğü çuvala koymak": Önce kottişlik (artistlik) yapıp karşı taraf bunu yemeyince geri adım atmak (püsük=kedi).




  • "Havada kapıp tavada yemek": Kolay kazanıp kolay harcamak


    Geçmiş zamanlarda (muhtemelen Bizans dönemi) Afşin yöresinde Takyanus isimli zalim bir hükümdar yaşarmış (kazığa oturtma benzeri aktiviteleri pek severmiş). Hükümdarın çok sevdiği bir kızı varmış ve geliniz görünüz ki birilerinin ahı tutmuş ve kız verem hastalığına yakalanmış. Hekimler havası güzel bir yer olduğundan bugünkü Salyan köyü sırtlarının üstüne bir konak yapılmasını ve kızın burada yaşamasını önermişler. Netekim Takyanus konağı yaptırmış ve kızı ölene kadar orada kalmış. Bugün orası sit alanı imiş ve kazı yasak imiş.



    Gücük'teki hazine depeye gittim sonunda. Meğersem yakınmış, hemen köyaltında...





    Tepe defalarca kazıldığı için ortada dağınık taşlardan ve çömlek parçalarından başka birşey yoktu. 20 yıl kadar önce köylü toplanmış ve burasını bir güzel kazmışlar, bazı odalar bulmuşlar. Para edecek birşey bulunamamış, duvarlardaki mozaikler hatıra olsun diye sökülmüş. Çıkan bir terazi bugün Antep müzesinde sergilenmekteymiş.

    Wikipedia'daki Gücüksu sayfasını güncelledim, fotoğraflar ekledim.