Hikaye şöyle:
Kafkas göçleri sırasında Cercis ve erkek kardeşi Karadeniz'den gemiyle geçerek Balkanlar'dan Osmanlı topraklarına girer. Bu sırada kardeşi ile yolları ayrılır ve kardeşinden bir daha haber alamaz. Sanırım gençlik çağlarındadır. Cercis Maraş'ın zeytin bölgesinde demircilik yapıp para kazanır, çoluk çocuğa karışır ve oralarda arazi sahibi olur. Neden bilinmez, bugün Suriye, Lübnan ve İsrail arasında yer alan (ve 1973'te büyük oranda tahibat yaşamış olan) Konaytere'ye yerleşir. Bir zaman sonra orada görüştüğü birisi Maraş'ın verimli bir yer olduğunu söyleyip geri dönmesini öğütler. Cercis de Zeytin civarına geri döner. Teybi gene ileriye doğru hızlı sararsak, Selimbi Cercis'i Gücük'e gelmeye ikna eder. Cercis bir macera insanı anladığım kadarı ile. Erdoğan Cercis'in torununun torunu oluyor galiba.

Not: Resimde benimle Erdoğan arasında üçüncü bir kişi daha vardı. PaintShop Pro'daki clone brush ile onu sildim, sadece bardaklardaki yansımasına dokunmadım. Nasıl ama, anlaşılmıyor değil mi ;)