Saturday, December 13, 2008

Gücüksu Hikayeleri

Geçmişte (1950'ler) köy yaşantısı içine kapalı ve kendi kendine yeterli imiş. Arazi bakir ve su bol olduğu için 1'e 125 oranında ürün almak normalmiş. Bugünlerde oran 1'e 20 civarında. Verim düşüşünün sebebi ilkel tarım ve aşırı sulama.

Göksun'da ise tarım, dolayısı ile refah iyi durumda değilmiş çünkü su seviyesi yüzeye yakın olduğundan (o tür topraklara cimiz deniyor) bataklık imiş. Gücüklüler için Göksun'a gitmek önemli birşey değilmiş. Sonradan kanallarla sular azaltılıp Göksun'un verimi arttırılmış.

Çok az şey satın alınırmış. Satın alınanlar: Zeytinyağı, kumaş, şeker, tuz. İkinci Dünya Savaşı döneminde onlar da karneye bağlıymış.

Kışa girmeden önce her aile et ihtiyacı için özellikle verimden düşmüş ineklerini keser, etlerini kurutur, yöh (Çeçen sucuğu) gibi ürünlere dönüştürürmüş. Hayvanın içyağı tuzlanır ve kış boyu yemeklere lezzet vermesi için kullanılırmış. İçyağı hayvanın iç organlarını koruyan ince yağ tabakasıdır, kuyruk yağı ile karıştırmayınız.

Turşu yapılırmış ancak sirke olmadığından ekşitme işlemi nohut, üzüm gibi malzemelerle gerçekleştirilirmiş. Sirkesiz nasıl olabildiğini hala anlamış değilim.

Patatesler yere kazılmış ve içi çamurla sıvanmış kuyulara (bir çeşit gömülü küp) konurmuş. Patateslerin arasına saman serpilirmiş. Sanırım nemi almak ve yastıklama için.

Annem siskil severmiş. Siskil mısır unundan yapılmış ekmeğin süte doğranmasıdır. Beyaz un ancak varlıklı insanların evinde olurmuş. Diğerleri buğdayın vahşi hali olan koyu renki ve sert çavdar ekmeği yaparmış. Bildiğimiz buğdayın tohumunu ekersen vahşi hali olan çavdar bitiyormuş, enteresan. Bal da yine varlıklıkların evinde bulunan, bayramlarda tatlı olarak ikram edilen bir ürünmüş.

Anne ve babamın çocukluğunda bilinmeyen şeylere örnekler: Domates, patlıcan, portakal

Haftada bir cuma günleri banyo yapılırmış. Cuma günü herkes temizlenir ve en iyi kıyafetlerini giyip namaza gidermiş. Tabi namazın akabinde hazır o kadar Çeçen bir araya gelmişken eski defterler açılır ve adet olduğu üzere kavga edilirmiş(!)

Köye adını veren Gücüksu deresi (gözden çıkıyor):


Köyün kazadan, beladan korunması için her yıl ilkbahar başlangıcında kurban (hayrat) kesilir. Maddi durumu elverenler katılıyor, etler tüm köylüye dağıtılıyor. 2007 yılındaki hayrattan görüntüler:



Bonus: Yanyurt (Gücüksu dağının yan cephesi)

1 comment:

Rahmi Lale said...

"... ekşitme işlemi nohut, üzüm gibi malzemelerle gerçekleştirilirmiş. Sirkesiz nasıl olabildiğini hala anlamış değilim."
Nohutta ne derecedir bilemeyeceğim ancak üzümün üzerinde zibil miktarda maya ve bakteri bulunur. Fermentasyon işleminde mayanın rölü de herkesce malum.