Sunday, April 10, 2011

Suç ve Ceza

Yakınlarda açığa çıkan bir tecavüz ve cinayet vakası nedeniyle hangi suça nasıl ceza verilmeli konusunu ve idam cezasını tartıştık. Ceza miktarını belirleyebilmek için önceliği ortaya koymak gerekir: Mağdur tarafın yüreğinin soğuması mı, suçun azaltılması mı, suçlunun ıslahı mı daha öncelikli?

Eğer mağdur tarafın tatmini öncelikli ise ağır suçlarda neden idamla sınırlıyoruz ki kendimizi? Örneğin neden işkence etmiyoruz? Eskiden ağır işkencelerle öldürülme kabullenilen bir uygulama idi. İşkencenin insanlık dışı olduğunu öne süreceksek bugünkü uygulamaların insanlığa uygun olduğunu nereden biliyoruz? İnsanlığın ulaşabileceği en medeni noktada olduğumuzu iddia eden yoktur herhalde. Cezaların zamanla yumuşadığını göz önüne alırsak bir 10 yıl sonra bugünkü cezalarımızı insanlık dışı bulacağımız kesin.

Ayrıca suçun zanlı tarafından işlendiğini hangi kesinlikle biliyoruz? Dünya'da mükemmel bir adalet sistemi var mı? Sistemi işleten insanlar arasında kariyer hırsı ile gözü dönmüşler, beceriksizler, umursamazlar yok mu? İdamın geri dönüşü yok. Ne kadar hatayı göze alacağız? Örneğin her 9 suçluya karşılık 1 suçsuzu idam etmeyi göze alıyor muyuz?

İlk andaki öfkeyi atlatan çoğu kişinin suçun azaltılmasını öncelikli bulacağını tahmin ediyoruz. Suçun azaltılmasını nasıl sağlayacağız? İlk akla gelen caydırıcı cezalar vermek. Peki o zaman cezayı sınırlayan nedir? Tamam işkence etmeyelim ama neden hırsızlığa 30 yıl ceza vermiyoruz? Büyük olasılıkla cezanın ağırlığı ile  caydırıcılığı arasındaki ilişki sandığımızın daha zayıf. Bu aralar okumayı planladığım When Brute Force Fails kitabının konuya ışık tutmasını umuyorum.

Gelelim suçlunun ıslahına: Örneğin hadım yasasında ilaçla tedavi öngörülüyormuş. Adam tedavi olduktan sonra ona hala suçlu muamelesi yapacak mıyız, yoksa iyileştiği için (%100 kesinlikle söylenebilir mi?) salıvermemiz mi gerekir? Suçluyu cezalandırmaya duyulan heves kadar, suça teşvik eden çevresel/biyolojik faktörleri anlamaya da gayret edilmeli, edinilen bilgiler ışığında önleyici tedbirler güncellenmeli.

Tüm bu tartışmalardan sonra idam gibi cezaların en önemli probleminin aslında ölümü normalleştirmesi olduğu sonucuna vardık. Toplum ölmeyi, öldürmeyi anormal karşılamazsa, insan öldürmek meşru kılınırsa bu yetkiyi kimin nasıl kullanacağı bilinemez. İnsanlık tarihi gücün kendini çoğaltmak için ne hunharca yollara başvurduğunun örnekleri ile dolu. En iyisi geri dönülemez sonuçları olan böyle bir riske hiç girmemek ve hiç kimseye, hiçbir kuruma insan öldürme yetkisi vermemek.

Velhasıl kelam, televizyondaki sansasyonel haberin etkisinden kurtulup aklı selim ile düşündüğümüzde ilk başta parlak görünen "sallandıracaksın hepsini" fikrinin pek de zannettiğimiz kadar rahatlatıcı olmadığını gördük.

music:
* Aloe Blacc - I Need A Dollar
* Mireille Mathieu - Der Clochard

No comments: