Thursday, December 27, 2007

Kurban maceraları

Kurban bayramında Göksun'a gittik. Bu sefer bir koyun kestik. Neden kurbanı bizzat kendim kestiğimi daha önce izah etmiştim. Kurbanı Gücük'te kestim. Gücük dağ eteğine kurulu olduğu için heryerde güneş çoktan doğmuş olmasına rağmen Gücük hala gölgedeydi ve ortalık buz gibiydi. Gücük'te Bulgaristan saati geçerli olmalı (!)

Ne zaman Göksun'a gitsem bizimkilerin elindeki bilgisayar donanımın bendekilerden daha iyi olduğunu görüp hasetimden çatlarım. Evde laptop, bir de wireless modem olunca internetin sohbete faydalarını gördük. Aklımıza takılan en ufak soruyu internetten cevaplar olduk. Ayrıca cevabı ararken rastladığımız linkler de başka sohbetleri açar oldu. Anlayacağınız düzeyli bir geyik aracı olarak çok işe yarıyor. Önerim internetle entegre sehapaların yapılması! Sohbet sırasında internetten yararlandığımız konulardan bazılar:

* Elektrik tellerinin üzerindeki kırmızı toplar ne işe yarar?

* İki de bir gelen Burkina Faso menşeili spam mailler nasıl bir üçkağıt için kullanılıyor?

* Laptop’u anfiye bağlayınca laptop eğer kendi pilinden çalışıyorsa sorun yok, prize takılırsa hoparlörden cızırtı geliyor, nasıl çözeriz?

* Tek yumurta ikizleri nasıl oluşuyor?

* Angut kuşunun adı neden öyledir?

* Laptoplardan biri her açılışta iki XP seçeneğinden birini seçmemizi istiyor, bunu nasıl engelleriz?

* Memlukler nasıl ortaya çıkmıştır?

En son soba nasıl yakılır diye bakacakken "abartma Şamil" dedim ve anneme sordum :*). Tabi bütün bu internetten faydalanma hadisesinin ingilizce bilmemiz sayesinde olduğunu söylememe lüzum yok sanırım.

Kurban tatilinden rastgele başlıklar:

* Göksun-Maraş yolundan manzaralar:



* En meşhur üniversitelerimizden biri olan Sütçü İmam Üniversitesi'nin girişi:


* Kurban etinden kebap faslı:


* Eskiden Kızılöz Gücük’ün yaylası imiş ve yerleşim yokmuş. 1950’lerde satılmış ve yavaş yavaş bugünkü Kızılöz ortaya çıkmış. Kızılöz’ün bulunduğu yerde Angut kuşları olurmuş. Angut kuşunu avcılar avlamazmış çünkü eşini kaybeden angut kuşu eşinin cesedinin başından ayrılmazmış.

* Kuztepe’nin resmi adı Hacı Ömer imiş. Kuztepe isminin de kuzularla ilgisi yokmuş, kuzey tepesi manasına geliyormuş. İşin enteresan yanı Kuztepe denilen tepe köyün doğusuna düşüyor! Civar köyler arasında ilk kez okul Kuztepe’ye kurulmuş (örneğin dedem Süleyman Kuztepe’de okumuş). Bunun da katkısı ile Kuztepe okuyan insanlarının bolluğu ile meşhur olmuş. Köy kıraç bir arazide olduğundan at yarışları eskiden Kuztepe’de yapılırmış.

* Erciyes dağı:


* Kamyonları denetim altında tutmak için bildiğimiz kadarı ile iki mekanizma var. Birincisinde kamyoncunun 8 saatten fazla araba kullanmasını engellemek için kamyoncunun ehliyetini bir cihaza takması, 8 saat dolduğunda ehliyetini çıkarması ve sanırım bir müddet dinlenmesi gerekiyor. Bunun hakkından gelmek için kamyoncular tanıdıkları ve fazla araba kullanmayan insanların ehliyetlerini alıyor ve çift ehliyet kullanıyor. 8 saat dolduğunda ehliyeti değiştiriyor.

İkincisi hız sınırını ölçen cihaz. Cihaz sürekli olarak aracın anlık hızını kaydediyor. Cihazı düğmesinden kapatırsan kayıtlarda görünüyor. Ama eğer kablosunu sökersen kayıt olmuyor. Kamyoncular polis kontrollerine bir saat kala cihazı çalıştırıyor. Böylece diğer zamanlarda canının istediği hızları yapıyor. Diğer yöntem de hız saatinin ayarı ile oynayıp araç örneğin 120 yaptığında 80 göstermesini sağlamak.

No comments: