Saturday, May 17, 2008

Kadercilik

Geçenlerde arkadaşlarla sohbet ederken konu batı ve doğu arasındaki kader algısı farkına geldi. Doğuya doğru gittikçe bireysellikten sürüselliğe gidildiği gibi "kaderimi kendim belirlerim" anlayışından "kader utansın" anlayışına kayılıyor. Batıda fukaralık kişisel başarısızlık sayılırken doğuda kadersizlik kabul edildiyor, daha sempatik karşılanıyor. En güzel göstergelerden biri "inşallah" (God willing) ifadesinin ne kadar sıklıkla kullanıldığıdır. Hoş bir anekdot (Multiculturalism: They don't think like us):
"I remember giving a pep talk to my students before a crucial exam, 'You are all going to pass the exam, right?' 'Inshallah teacher.' 'No, no!' I shouted, 'No inshallah. Study!'"
Düşünüyorum da bu "inşallah" felsefesi büyük ihtimalle maddi imkansızlıklardan daha çok bireyi çaresiz bırakan bir kültür ve yönetimin eseridir. Birey kendisine "büyükleri" veya "toplum" tarafından dayatılan düşünceler küresinin dışına çıkmamalıdır, hatta bunu iştahla savunmalıdır da. Karşılığında sürünün konforu sunulur ki bu konfor düşünmeyi öğrenmemişler için candan kıymetlidir. YouTube'a erişimin engellenmesinden kadınların yanlarında bir erkek olmadan dışarı çıkmasının yasaklanmasına kadar geniş bir yelpazede seyreden yöntemlerle sonunda her cümlesini "inşallah" ile bitiren kişiler meydana getirilir. Ama küçük insanlarla da büyük işler yapmak mümkün değildir. Bu sıkışmışlık içinde "Avrupa duy sesimizi" sloganları anlık rahatlamalar, semptomatik tedaviler sağlar.

Tabi devran dönüyor, yeni günün ışığında kralın ne kadar da çıplak olduğu görülüyor. Eskiden herkesin ses çıkarmadan, çok doğalmış gibi sineye çektiği şeyler batmaya başlıyor. Küçük adam artık dinlemiyor.

"Du bist krank, sehr krank, kleiner Mann. Es ist nicht deine Schuld; aber es ist deine Verantwortung, dich von deiner Krankheit zu befreien!" -- Wilhelm Reich, Rede an den kleinen Mann

mp3: Satia (from GL show)

1 comment:

Anonymous said...

Doğu (Türkiye) ve daha doğu (Arabistan) arasında bariz bir insallah farklılığı var. Burada Türkiyeli olarak soylediğiniz her insallah icin bir soru soruluyor
"Is it Turkish Insallah or Arabic Insallah" Turkish Insallah daha cok bu isi yaparız ama suresi icin size soz veremeyiz seklinde algılanırken Arabic Insallah bu isi senin hatrına yapmayı isterdim ama bu is Allah a kalmıs benim katkımla biseyler olabilecegini sanmıyorum seklinde algılanıyor.
Ve evet buralarda asagi yukari her konusmanın sonu insallah larla bitiyor.