Her ne kadar Çarşamba'ları arkadaşlarla basketbol oynasam ve NBA'i takip etsem de üç dört yıldır memleketin basketbol gündeminden kopmuştum. Nedeni milli takımın bir türlü belli bir seviyenin ötesine geçememesiydi. Geçen hafta Eurobasket 2009 müsabakalarının yapıldığını öğrenince dedim millilerin ilgime mazhar olması için bir şans daha vereyim (!)
Şu ana kadar iyi gidiyorlar. Özellikle dünkü Sırbistan maçı benim için tamam/devam testiydi. Eğer Sırbistan'a yenilselerdi bizimkiler hala aynı tas aynı hamam deyip bir beş yıl daha ilgilenmeyecektim. 69-64 yendiler. Takımın direncini ve sürekliliğini beğendim. Eskiden her maçta mutlaka bir iki saçma hareket yaparlardı, artık öyle şeyler olmuyor. Hido'nun sayı istatistiği kötüydü (16'da 1) ama savunma gayreti ile varlığın yeter dedirtti.
Tek lafım Ömer Aşık'a. Eleman rezil bir serbest atış yüzdesi (12'de 1 miydi neydi) ile oynadı dün. Serbest atış yüzdesi düşük adama gıcığım. Neden derseniz: Serbest atış tamamen mekanik bir mevzu, disiplinli çalışmayla ve bol tekrarla hallediliyor, yeteneğe gerek yok. Profesyonel sporcuların tuvalete dahi basketbol topu ile gitmesini beklerim (Michael Jordan uyurken yanında basketbol topu olması gerektiğini belirtiyor serbest atış videosunun 1:56'sında).
Son sözüm tv yorumcularına: Murathanoğlu fena değil ama diğer eleman "boş şutları sayı yapmamız lazım" türünde bariz akıl vermeyi kesmeli. Yeminlen söylüyorum, maçın son çeyreğini tv'nin sesini kısarak izledim.
Güncelleme (21 Eylül 2009): Milli takımla ilgili olumlu sözlerimi geri alıyorum, hala aynı tas aynı hamamlar. Yunan maçında eskisi gibi bir iki zırva hareket yapıp maçı kaybettiler. Akabinde Fransa ve Rusya'ya yenilerek sekizinci oldular. 2010 Dünya Kupasına katılmayı evsahipliği sayesinde garantilediler. Yendikleri İspanya ve Sırbistan final oynayarak devamlılığın ne demek olduğunu gösterdi. Milli takım benim için beş yıllığına bitmiştir. Bir sonraki nesle bakacağız artık.
Tuesday, September 15, 2009
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment