Hikaye 1: Deli kabul edilen kişilerin dinen mes'ul olmadığı, yani günah yazılamayacağı bilinmektedir. Göksun'da nereden hasıl olduğu bilinmeyen şekilde bir kişinin başaka birininin günahlarını üç kere almayı kabul etmesi durumunda günahların el değiştireceği aksiyomu yer etmiştir. Şimdi sivri akıl bu ikisini biraraya getirince ortaya şöyle bir adet çıkmış: Vefat eden kişinin yakını bir deli bulur (Göksun o konuda hiç sıkıntı çekmez) ve deliye "Ahmet'in günahları sana geçsin mi" diye üç kere sorar. Deli de "geçsin" der. İhtimalle deliye veya yakınlarına biraz güzellik de yapılır. E öyle olunca ne oluyor? Aksiyom gereği günahlar deliye geçiyor. Peki deli mes'ul mü? Değil! Bir çeşit matematikte sıfır ile çarpma işlemi gibi... Artık bu üçkağıdı amellerimizi not edenler yer mi yemez mi, o da Zekeriya Beyaz'a sorulmalı. Efendim iş ayyuka çıkınca Göksun müftülüğü "bunu yapanlar kafirdir" diye beyanatlar verir ve ortam durulur. Ama Göksun'u biraz tanıyorsam kuytu köşelerde gizli gizli bu üçkağıt devam ediyordur diyorum.
Hikaye 2: Mezarlıklarda hocaların dua okuması makbuldür, merhumu da rahatlattığına inanılır. Mamafih özellikle kış kıyamet zamanı hocanın gidip de mezarlıkta dua okuması zahmetlidir. Şimdi Göksun'lu hemşerilerimin çoğu biyolojideki ozmosizden haberdardır. Osmosize göre sıvılar yoğun oldukları ortamdan daha az yoğun oldukları ortama geçme eğilimindedirler. Bundan haberdar olan bazı sivri akıllılar hocaya boş bir şişe verirler. Hoca da evindeki rahat ortamda şişenin kapağını açar ve okur duasını. Şimdi odada dua yoğun, şişede seyrek... Tabii ki dua şişeye meyledecektir. Şişenin kapağı kapatılıp merhumun yakınlarına verilir onlar da mezarlığa gider ve şişenin kapağını açarak şişeyi mezarlığa bırakırlar. Şimdi şişede dua yoğun, mezarlıkta seyrek... Dua mezarlığa doğru meyledecek ve duadan beklenen faide sağlanacaktır.
Cenab-ı Hak'tan tüm sivri akıllılara doğru dürüst akıl niyaz ederim.
Thursday, May 25, 2006
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
1 comment:
Hikayeleri okyuarak Göksün cemaatine olan saygım artarken, bir noktaya temas etmeden geçemeyeceğim.
Metindeki osmosis, difüzyon olmalı zira osmosis sıvının az yoğun ortamdan çok yoğun ortama yarı geçirgen bir zardan geçişi olarak tanımlanmaka. Ben derim ki Göksün cemaati Graham amcamı yakından biliyorlar ki, gazların yayılım yasasını kullanıyorlar bu iş için. Yani belli bir süre kapağı açık bırakılan şişe içerisindeki dua yoğunluğu zamanla oda içerisindeki ile aynı olacaktır (tabi bu durum için odanı her köşesindeki sıcaklık düzeyinin aynı olduğunu varsayıyoruz ;) ).
Herneyse buraya yaz maz gelmedi daha. Bu sabah gene tam takım su geçirmez kıyafetle geldik okula, yağmurun iliğimize işlemesine önlem olarak...
Geliş yaklaştı ya, sabırsızlık hat safhada...
Esenlikler canım.
Post a Comment