Saturday, October 07, 2006

Trafik Kuralları

Memleketimizde trafik kuralları laubalice uygulanır. Herkes çok akıllıdır, profesyonel şofördür ve kurallardan daha iyisini bilir. Trafik ışıkları ile ilgili her Allah’ın günü gözlemlediğim ihlaller sonucunda şunları yazma ihtiyacı hissetim:

- Kavşağa yaklaşırken hızlanılmaz, yavaşlanır. Çünkü kavşaklarda kırmızı ışıkta geçenler, ambulanslar vs. olabilir.

- Sarı veya yanıp sönen yeşil ışık hızlanma işareti değil, yavaşlama işaretidir.

- Sarı ışık "kornaya bas" manasına gelmemektedir.

Soru: Nanosaniye nedir?
Cevap: Sarı ışıktan sonra kornaya basana kadar geçen süredir :P


- Kırmızı ışık "yol boşsa geçebilirsin" demek değil, dur demektir. Durma yeri de yaya geçidinin ortası değil, yaya geçidinin öncesidir.

- Stop levhası arabanın tamamen durmasını (V = 0) söyler. Araba hareket halinde olamaz. Bu kurala Amerika’da hele hele de pek bir trafiğin olmadığı mahalle aralarında harfi harfine ve herkes tarafından uyulduğunu görünce gözlerime inanamamıştım.


Bunlar temel kurallar. Ülkemizde "akıllı", "uzman" şoförlerin çokluğundan dolayı bu kurallardan çok daha katı kendi kurallarımızın olması ve sürekli tetikte dolaşmamız gerekiyor. Trafik kurallarını musibetle öğrenmek akıllıca değil çünkü geri dönüşü yok. Biri size çarpıp bir tarafınızı kırdığında haklı olmanız sonucu değiştirmiyor.

Boşuna değil araba sahibi olmamam...

3 comments:

Anonymous said...

Trafik kurallarına uyulmaması sadece bizim memlekette değil genelde bir sorun -gerçi dozajı TR'de yüksek olsa gerek. Geçenlerde yazdığım durumdan anlaşılacağı üzere kaza oranı her ülke için sorun.
21 eylül tarihli blogdan

Umut DURAK said...

Şamilzim,
Emeklilikten sonra trafik öğretmeni olan olayı şöyle yorumluyor. Trafik diyor demokrasi kültürünün bir pratiğidir. Başkalarının haklarına saygı gösterme alışkanlığı. Senin özürlüğünün başkalarının hakkının başladığı yerde bitmesi. Bizim ülke olarak demokrasi kültürünü benimseyememizin bir başka göstergesi de trafiğimiz.

Samil Korkmaz said...

Trafikteki hal ve tavırlarımız demokrasiden çok daha temel bir probleme işaret ediyor. O da sabırsızlık, sebat etmeme, zorbalık, başkalarının hakkına tecavüzün normal karşılanması. Çoğu insan "adam" olmadan "şoför" oluyor.