Gündelik yaşantımda nasıl çalıştıklarını bilmem gerekmeyen hastane, karakol, vergi dairesi, Turkcell gibi kurumlar vardır. Geçmişte hepsinin işlerini temel beceri seviyesine uygun olarak yaptıklarını düşünme eğilimindeydim. Ancak yıllar içerisinde duyduğum/yaşadığım ve ancak Aziz Nesin hikayelerinde olur sandığım olaylar güvenimi sarstı.
Geçen hafta iki yıl önce aldığım arabamın vergi kaydının olmadığını öğrendim. Arabayı sıfır almıştım, tüm işlemlerini satın aldığım firma yapmıştı. Birkaç ay önce vergimi yatırmak istediğimde vergi dairesi sayfasının mesajı "bir hata oluştu" idi. Mesaj "aracınızın kaydı yok" dese uyanabilirdim ama "hata oluştu" deyince "herhalde web sayfasında sorun var, sonra denerim" demiştim. Farklı denemelerin hepsinde aynı mesajı alınca şüphelenip vergi dairesine mail attım, cevap olarak benim aracın vergi kaydının olmadığını söylediler. Bunun üzerine satıcı firmayı aradım, böyle sorunların sık sık yaşandığını, emniyetten vergi dairesine gönderilmesi gereken evrakın gönderilmemesinden kaynaklanabileceğini söylediler. Ne yapmam gerektiği ile ilgili bana bilgi verecekler, beklemedeyim.
Planım şu: Öncelikle sorunun nereden kaynaklandığını, sürecin nerede aksadığını telefon/mail vasıtası ile öğrenmeye çalışacağım. Sonra dilekçe vb. bürokratik işlemleri halledip (işyerinden izin alıp, seksen kapıya doksan değnek vurup) aracımı kaydettireceğim. Bir yandan da sorun satıcı firma - emniyet - vergi dairesi üçgeninden hangisinde ise o kuruma sorunun nedenlerini ayrıntıları ile birlikte bana izah etmelerini ve tekrarlanamaması için ne gibi önlemler alacaklarına dair açıklama isteyen bir dilekçe vereceğim. Probleme intikamcı değil, çözümcül yaklaşacağım.
Bu ve benzeri örneklerden aldığım ders özel şirket veya devlet kurumu olsun tüm işlemlerin ayrıntısını kontrol etmek gerektiğidir. "El elin eşeğini türkü çığırarak arar" sözü kulağa küpedir. En iyisi bir örnekler potporisi sunayım:
* Hastane kayıtları karışabilir, kaydınızı kendiniz aramak zorunda kalabilirsiniz. Kaydınız ile ilgili hertürlü ayrıntıyı bilin.
* Hastane bankosunda numaranızı yanlış girip bugün git yarın gel diyebilirler. Numaranın doğru girildiğini kontrol edin.
* Uzmanlar pek de uzman olmayabilir. Benim başıma gelen bir olay: Gözle ilgili bir rahatsızlıktan dolayı doktor doktor gezdikten sonra en son doktor "sorununun nedeni sana verilen ilaçlar, kullanmayı kes geçer" dedi. Hakkaten de öyle oldu.
* Size verilen bilgi yetersiz/belirsiz olabilir. Doktor "ameliyat olmazsanız risk oluşur" derse riskin ne olduğunu açıklatın. Siz riski "biraz ağrı sızı" sanarken gerçekte risk ayağınızın kesilmesi olabilir.
* Polis ifadenizi kendi edebi tarzı ile süsleme eğiliminde olabilir, kelimesi kelimesine aynı olmasında ısrar edin. Hukukta kelimeler önemlidir.
* Avukat davanızı doğru dürüst incelemeden sizi korkutmaya çalışabilir, mutlaka dava dosyanızı adliyeden alıp kendiniz inceleyin.
* Dava dosyasını size veren memur eksik evrak verebilir, tamamını istediğinizde "sana onlar yeter" gibi haddini aşan fırçalar atmaya kalkabilir. Haklarınızı bilin, yılmayın. Sizin neye ihtiyacınız olduğunu en iyi siz bilirsiniz.
* Turkcell bayisi sorununuzla ilgilenmek yerine "müşteri temsilcisini arayın" diyebilir.
* PTT görevlisi "bunu koymak için kutu lazım" diye sizi başından savabilir. İlk tepkiniz kuyruğunuzu kıstırıp kutu aramak değil, "burası PTT, burada kutu yok mu" demek olmalıdır.
* Vize işlemleri için banka kaydınızın Fransızca dökümünü bankadan istersiniz, açıkça ne istediğinizi yazılı olarak fakslamanıza rağmen size alakasız bir belge vermeye kalkarlar.
Sonuç olarak işinize gelmeyen/zarara uğrayabileceğiniz durumlarda söylenenleri hemen kabul etmeyin. Durumu sorgulayın, bilgi isteyin, internetten araştırın. Biliyorum, "her işin uzmanı nasıl olabiliriz" denebilir. Uzmanı olmasanız da iyi anlamak zorundasınız. Yoksa ya işiniz uzar, ya da başınız derde girer, ya da sağlığınızdan olabilirsiniz.
Polise maruz kaldığınızda nasıl davranmanız gerektiği hakkında güzel bir video (Nesij'e teşekkür ederim):
No comments:
Post a Comment